Önceki yazımda Kocaeli’deki bir okurumdan gelen mektubu sizlerle paylaşmıştım. “Adalete bak: Hem
davalının hem de davacının avukatı” başlıklı makalemde... Mektupta Kocaeli 1. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde görülen bir 'evrakta sahtecilik' davasına giren Kocaeli Barosu'na kayıtlı Halit Çokan’ın
hem davalının, hem de davacının avukatlığını yaptığı iddiasıyla ilgiliydi…
Dün medya grup başkanlığını yaptığım Toplumsal Kitap’ta yayınlamayı planladığımız, araştırmacı
yazar Ergün Poyraz’ın henüz editörlerin masasında olan “ÜLKERLER- DOST MU? DÜŞMAN MI?”
başlıklı kitabı yasaklandı. Kitabın içeriği belgelere dayalı ve kamuoyunu da yakından ilgilendiren
konulardı…
Ülker ürünlerinde GDO kullanımından Cargill ile ortaklıklarına, bebek mamalarında kullanılan zararlı
ürünlerden Ülker'in nişasta bazlı şeker aşkına kadar kamuoyunu ilgilendiren onlarca bilgiye, ÜLKER’İN
sahibi Murat Ülker’in yalan ve iftiralarla dolu şikâyeti üzerine, tam da 10 Aralık Çalışan Gazeteciler
Günü'nde yayınevinin kapısına polisle dayanılarak yayın yasağı getirdiler. Şimdilik...
Ayrıca söz konusu kitabın yayınlanması hakkında tedbir kararı alan hâkimin ifadeleri de oldukça
düşündürücü. Hakim, kararda diyor ki;
“bir tarafta çok saygın bir işadamı Murat Ülker, diğer tarafta yazarın kaleme aldığı kitap
hakkında…”
Peki, sayın hâkime şu soruyu sormak gerekmiyor mu? Murat Ülker beylerin saygınlığı parasından
dolayı mı? Ya da şöyle de sorabiliriz: Yazar muhalif olunca saygınlığını yitiriyor mu?
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde yayınevi kapısına henüz basılmamış kitap için toplama kararıyla
ve icra memurlarıyla gelinmesinin hemen ardından dün bir skandal da İstanbul Adliyesi'nde
yaşanıyor.
TOPLUMSAL HABER muhabirlerinden Umut Taştan’ın haberine göre: 19- 20 Aralık tarihlerinde
Bahçelievler Pullman İstanbul Hotel & Convention Center’da ASSAM, İslam Birliği Kongresi’nin
3’sünün düzenlendiği şeriat devleti konulu toplantıda SADAT kurucusu, ASDER (Adaleti Savunanlar
Derneği) Onursal Başkanı ve ASSAM (Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği)
Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Tanrıverdi hakkında. ‘Anayasal düzene karşı darbe planlama’ ve
‘Vatana ihanet iddiasıyla suç duyurusunda bulunmak üzere Çağlayan Adliyesi Terör ve Örgütlü Suçlar
Bürosu’na giden Nuri Başkapan Cumhuriyet başsavcısı K.Z’ nin “Tele1, Cumhuriyet, Odatv, Fox TV,
Birgün gibi basın kurumlarını ‘vatan haini’ olduğu skandal sözleri karşısında neye uğradığını şaşırıyor.
Daha sonra savcının skandal sözleri karşısında tepkisini dile getiren Nuri Başkapan’a savcı K.Z’nin
hakaretlerde bulunduğu iddia ediliyor.
Başkapan daha sonra dilekçesini işleme koydurduktan sonra görüşme esnasında savcı K.Z’nin sarf
ettiği skandal sözler ve tavırlarından dolayı K.Z hakkında HSK’ya şikâyette bulunuyor.
Umarım çok geç olmadan bu skandal kararlar ve tavırlar karşısında HSK bir önlem alır. Aksi halde
ülkede adaletten ve hukuktan söz etmek hayal olur.
Bu arada Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adaletle ilgili şu
sözlerini de hakim ve savcılarımızın kulaklarına küpe olsun diye hatırlatmadan da geçemeyeceğim:
“Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak,
seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve
vicdanına hakim olunamaz”