Suriye’de Kadınlar Katlediliyor, Sessiz Kalmıyoruz! Başlıklı bir basın açıklaması yapan Bodrumlu kadınlar beyaz tülbentlerle bir barış halkası oluşturdu. 24 Nisan’da Samandağ’da sınırın öte yanındaki çığlığa ses olmak için Alevi kadın kurumları olarak bir araya geldiklerini ifade eden Bodrumlu kadınlar basın açıklamalarında; “Kadın Örgütleri bir aradayız ve bireysel olarak bu çağrıya destek veren kadınlar; Barışın, eşitliğin, özgürlüğün sesi olacağız. 11 Nisan’da başlattığımız eylemlilik sürecini, Suriye sınırında kadınlarla birlikte kuracağımız Barış Duvarı ile sürdüreceğiz. Bu duvar, kadınların birbirine uzanan elleriyle örülecek; ayrımın değil dayanışmanın, savaşın değil barışın sembolü olacaktır…” ifadelerine yer verdi.
Basın açıklaması tam metni şu şekilde; “Yedi iklim, yetmiş iki milleti bir nazarla gören ve zulmün karşısında susmamayı öğütleyen bir yolun kadın canları olarak sesleniyoruz. Suriye’de yaşanan katliamlar karşısında sessiz kalmayacağız! 8 Aralık 2024’te El-Kaide bağlantılı HTŞ güçlerinin Suriye’de yönetimi ele geçirmesinin ardından, farklı inanç ve kimliklere mensup kadınlar için yaşam, korku ve ölümle sınanır hale gelmiştir. Alevi, Hristiyan, Ezidi, Ermeni, Süryani ve Kürt kadınlar başta olmak üzere pek çok topluluktan kadınlar kaçırılıyor, akıbetleri bilinmiyor. Kadın bedenleri savaşın ganimeti haline getiriliyor. 2014’te Şengal’de Ezidi kadınlarına yaşatılan soykırımın izleri hala silinmemişken, şimdi aynı karanlık zihniyet başka bir yüzle, başka bir isimle Suriye’de ortaya çıkmıştır. IŞİD’in, Suriye Milli Ordusunun değişen adları, değişmeyen zihniyetleriyle bugün HTŞ olmuşlardır. Sarık yerine kravat takmak, cübbeyi çıkarıp takım elbise giymek, katliamcı zihniyetlerini gizleyemez.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin verileri ortada. Kadınlar kaçırılıyor, katlediliyor, tecavüze uğruyor. Akademisyen Raşha Al-Ali’nin katliamı bunun sadece bir örneğidir. Kadınlara dönük bu organize vahşet karşısında ne Türkiye devleti ne de dünya devletleri ses çıkarıyor.
Alevi kadınlar olarak, inancımızın bize öğrettiği “eline, beline, diline sahip ol” ilkesiyle yaşamı kutsarız. Kadının onurunu ayaklar altına alan, onu savaşın ganimeti yapan hiçbir anlayışı kabul etmeyiz. Afganistan’dan Suriye’ye uzanan ve kadınları köleleştiren karanlık şeriat rejimlerine karşı buradayız. Laik, demokratik, eşit bir yaşamı savunuyoruz. Suriye’de çözüm; tüm etnik ve inanç topluluklarının eşit yurttaşlar olarak yaşayacağı, laik ve demokratik bir anayasa ile mümkündür. Kadınların iradesi yok sayılarak kurulan her düzen, ancak bir baskı düzenidir ve yıkılmaya mahkumdur.
24 Nisan’da Samandağ’da sınırın öte yanındaki çığlığa ses olmak için buluşacağız. Alevi kadın kurumları olarak bir aradayız, Kadın Örgütleri bir aradayız ve bireysel olarak bu çağrıya destek veren kadınlar; Barışın, eşitliğin, özgürlüğün sesi olacağız. 11 Nisan’da başlattığımız eylemlilik sürecini, Suriye sınırında kadınlarla birlikte kuracağımız Barış Duvarı ile sürdüreceğiz. Bu duvar, kadınların birbirine uzanan elleriyle örülecek; ayrımın değil dayanışmanın, savaşın değil barışın sembolü olacaktır.
Kadınlar olarak el ele veriyoruz. Suriye’deki kadınlar yalnız değildir. Kadınların sesine ses olmaya, çığlığına yoldaş olmaya devam edeceğiz. Sessizliğimiz, başka kadınların çığlığına dönüşmesin diye bugün buradayız. Suriye’de yaşanan soykırımı ve kadın katliamını görmeyen, duymayan, konuşmayan herkese karşı bizler konuşacağız!
25.04.2025 12:38:49