Evrensel'den Özlem ÇAL ve Eren SARAN'ın haberine göre Mahalle tepede ama daha da tepede bir pınar kaynıyor. İçilebilir suyun paralı olduğu şu dönemde mahalleli kovalarını, şişelerini alıp içme sularını buradan dolduruyor. Kadın, çocuk, yaşlı, genç hem pınar başı sohbeti yapıyor hem sularını dolduruyor. Yaklaşık beş altı yıl önce fark etmişler yerden su çıktığını. Kendileri uğraşmış, borularını döşemiş adını da “Emek ve Barış Çeşmesi” koymuşlar. Geçtiğimiz günlerde de açılışını yaptılar. Kadınlar pişirdikleri yemekleri getirdi, çaylar demlendi “Uğur Mumcu sakinlerinin emekleriyle yapılmıştır” yazan çeşmenin başında tüm mahalleli birlikte yiyip içti.
Kadınlarla bir araya gelip, el yapımı şalgam içerek mahallede yaşam nasıl, ülke gündemi Belediye Evlerinden nasıl görünüyor diye sohbet ediyoruz. Biz sohbeti derinleştirirken çeşmenin bulunduğu alan, yazın gölgelik yer olsun diye ağaçlandırılıyor yine mahalle sakinlerinin emekleriyle.
"İŞ OLMADIKTAN SONRA NE YAPAYIM BEN PARKI, KAFEYİ"
25 yıldır Uğur Mumcu Mahallesi’nde oturan Kadriye Korkmaz “Evlerdeki suya kimse güvenmediği için oradan dolduruyoruz. 5-6 sene önce fark ettik. Yerin altından azar azar geliyordu, başında su dolana kadar bekliyorduk. Şimdi düzenlendi, açılışımız da güzel oldu. Herkes bir şeyler hazırladı, başında oturduk yedik. Yazın daha da güzel olacaktır” diyor.
Bir işçi semti Belediye Evleri ve her işçi semti gibi belediyenin ilgisinden yoksun. Ne gibi sorunlarınız var sorusuna, “Valla çöpler, keçiler, sokak köpekleri, ulaşım, zamlar, işsizlik… Hangi birini sayalım ki” diyerek gülüyor Korkmaz. “Ulaşım sorununu çözdük diyorlar gerçi, dolmuş koymuşlar belediye otobüslerini kaldırıp. Yukarıya kadar çıkıyor artık dolmuşlar ama üç liraymış, o biraz pahalı bence”. Korkmaz’ın bir kızı var işsiz, etrafındaki komşularının çocukları için de aynı sıkıntı olduğunu dile getiriyor ve üzerine basa basa “Valla işsizlik en öncelikli sorunumuz, iş olmadıktan sonra ne yapayım ben sosyal etkinliği, parkı, kafeyi. Gençlerin gelecek endişesi hepimizi sarıyor. Biz iş imkanı yaratılsın istiyoruz. O gün çeşmenin açılışına geldi belediye başkan yardımcıları, halk tepki gösterdi. Çünkü haksızlık edildiğini, işe alımlarda bazı ailelerin kayırıldığı düşünülüyor” diye konuşuyor.
SU İHTİYACIMIZI ÇEŞMEDEN KARŞILIYORUZ
10 yıl Adana’da yaşadıktan sonra buraya yerleşen Kadriye Ölmez tadı damağımızda kalan şalgam suyunu ikram ediyor ve başlıyor konuşmaya… “Çeşmeyi kendi emeklerimizle yaptık. Atilla abiler çalıştı, bizler de çay su götürdük onlara. Tabi etrafı da düzenlenince daha rahat vakit geçireceğiz çeşmenin başında. Bir de bir damacana su 8 lira ki bu bizim aldığımız daha yüksek olan da var. Zam üstüne zam geldi her şeye, en azından içme suyunun masrafından kurtuluyoruz hem de daha güvenilir bir su içiyoruz. O çeşmenin başında sıra beklerken kadınlar seçim zamanı kime oy vereceğini de konuşuyor, çoluk çocuğun derdini de. Bir nevi sosyalleşme alanı bizim için” diyor.
Ölmez için de mahallenin önemli sorunlarından biri kadınlar ve gençler için belli alanların olmaması. Özellikle kreş ve etüt merkezleri olması gerektiğini ifade ediyor. Merkezde bulunan Kubilay Kültür Merkezi’ne açılan etüt merkezinden memnun bu sayıların arttırılması gerektiğini ve tüm mahallelerin ulaşımına kolay yerlerde yapılmasını istiyor. “Kadınlar kreş olsa gönül rahatlığıyla bırakır çocuklarını, gerçi duyuyoruz yapıyorlarmış. Bunlar tabi iyi şeyler bizlerin yaşamını kolaylaştırır. Ama bizlerin de fikirlerinin alınması gerektiğini düşünüyoruz. Halk meclisleri kuracağız dediler mesela ama bizim toplantısından bile haberimiz olmadı. Kadın kooperatifi var belki ama buraya gelmiyor haberi” diyerek duyuruların daha geniş kesime ulaşması gerektiğini belirtiyor.
GENÇLER İÇİN SOSYAL ALAN YOK
Yaşlı bakım merkezinde çalışan Helin Polat ve lise son sınıf öğrencisi kızı Hatice Polat ile akşam kendi evlerinde bir araya geliyoruz. Hatice mahallenin de Menemen’in de gençler için olanak sağlamadığını düşünüyor. “Bizler bir şeyler yapmak istediğimizde Karşıyaka ya da Alsancak’a gidiyoruz. Menemen merkezde de bizler için sosyal alan yok. Bizim mahallede kafeler olsa, kütüphane kurulsa ne bileyim spor yapacağımız yerler olsa buradan o kadar yol parası verip İzmir’e gitmemize gerek yok” diyor.
Helin Polat uzun senelerdir özel bir kurumda yaşlı bakımıyla uğraşıyor. “İşimi seviyorum ama zor bir iş, hasta bakmak, altını değiştirmek. Birçok arkadaşımın yapmak istemediği bir işle uğraşıyorum ama ekmek parası işte. Eşim ve ben çalışıyoruz evimiz kira, çocuk okutuyoruz anca yetiyor. 17 senedir burada oturuyorum, mahalle aynı mahalle sadece evler çoğalıyor. On kadından ikisi çalışıyor gerisi çalışmıyor. Burada evin varsa zengin sayılırsın. En azından kapına kimse kira diye dayanmaz. Tabi evin var diye de her şey yolunda demek değil. Hayat artık hepimiz için zor. Elektrik faturam 360 lira geldi mesela geçtiğimiz seneye göre iki katını ödüyoruz. Her şey artınca kendimizden kısıyoruz. Benim yıllık iznimde kapının önüne bile çıkmadık” diye konuşuyor.
Mahallede tüm kadınlar bir şekilde günlük işlerini bitirmenin telaşı, ay sonunu görebilecek olmanın endişesiyle yaşıyorlar. Gençler derneklerde ve cemevinde açılan kurslara gidiyor, üniversiteye hazırlanıyor, bitiriyor ve işsizlikle yüzleşiyor. Merkeze çok uzak olmayan Belediye evlerinde hayat günlük akışında devam ederken mahalle sakinleri nitelikli hizmet almak istiyor.