Hemen hemen bütün Muğla’da görülen yangınlarda; Marmaris’te 13 Bin 600 hektar, Köyceğiz’de 12 Bin 373 hektar, Menteşe’de 11 Bin 369 hektar, Bodrum’da 9 Bin 325 hektar, Milas’ta 8 Bin 480 hektar, Kavaklıdere’de 7 Bin 568 hektar, Seydikemer’de 2 Bin 11 hektar, Yatağan’da 2 Bin 12 hektar zarar gördü.
İlk belirlemelere göre 62 Mahalle, 13 bin 768 hane, 38 bin 715 vatandaş tahliye edildi, 165 köy etkilendi, 34 köy doğrudan etkilendi.
Muğla Büyükşehir Belediye’miz orman yangınlarına 1 yangın söndürme helikopteri, 1.968 Personel, 443 araç ile müdahale etti. Orman yangınlarına 18 Büyükşehir Belediyesi, 80 il, ilçe ve belde belediyesinden personel ve araç desteği verildi. Muğlamızın 13 ilçe belediyesi, diğer Büyükşehir, il, ilçe ve belde belediyelerinden yangınlarda 637 personel, 292 araç görev aldı. Muğla’mızdaki yangınlarda hayatının baharında evladımız Şahin Akdemir’i, Manavgat yangınında da Erdal Tokla ve Yaşar Cinbaş’ı şehit verdik. Kendilerine Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyoruz" denildi.
İktidara eleştiri vardı
Siyasi iktidarın oyalayıcı bir tutum sergilediği ifade edilen açıklamada "Siyasi iktidar temsilcileri, yangın sürecinde işleyebilir bir müdahale planı oluşturmak, yurttaşlarımızın ve diğer canlıların göreceği zararı en aza indirmek, zarar gören yurttaşların yaralarını acilen sarmak gibi görevlerinin hiçbirini layıkıyla yerine getirmemiştir. Aksine “envanterde uçak bulunmadığı”, uçakların var olduğu ama masrafının çok olduğu”, “yangınların orman alanlarından başlamadığı dolayısıyla sorumluluğun belediyelerde olduğu” gibi boş laflarla toplum oyalanmaya çalışılmıştır.
Tarım ve Orman Bakanlığı koltuğunda oturan Sayın Pakdemirli’nin orman yangınlarına dair hazırlık anlamında üzerine düşeni yapmadığı, ormanlarımıza yönelik politika oluşturmak konusunda hiçbir tecrübesinin olmadığı ayan beyan ortaya çıkmıştır. Üstüne bir de AKP’li Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın, yangının Marmaris Okluk Koyu’ndaki yazlık saraya sıçramamasının rahatlığıyla, diğer bölgeleri yangınlarla boğuşan Marmaris’e gelerek vatandaşlara çay fırlatması, iktidarın özelinde afet yönetimini ne kadar ciddiye aldığını tüm Türkiye’ye göstermiş oldu. Türkiye’nin 18 Büyükşehir, 80 il, ilçe, belde belediyesi Muğla için seferber olmuş, Azerbaycan’dan bile askerler yangınla mücadele ederken AKP Genel Başkanı prompterdan hazır cevapları okumaya çalışmakla meşguldü. Afetlere etkin müdahale için etkin koordinasyonun önemi açıktır. Ancak Muğla’da yapılan koordinasyon toplantılarına belediye başkanlarımız çağrılmamış, AKP kendi kendine toplantılar düzenlemiştir. Bu, afet anında bile ülkenin geleceğini gündelik siyasete kurban etmenin en sorumsuz örneklerinden biridir" ifadeleri kullanıldı.
"20 yıldır ülkeyi yönetmekten çok, savrulmasına hizmet eden AKP’nin bir diğer beceriksizliğidir"
Açıklamanın devamın ise şu ifadelere yer verildi: "Bu yangınlar süreci, orman varlığı bakımından zengin olan illerimizde çıkan orman yangınlarına etkin müdahale için havadan söndürme filosunun hazır bulunması gerektiğini göstermiştir. Yangın söndürme uçağı ve helikopteri ile müdahaleler yapıldığı zaman yangınların yayılmadan, kısa sürede kontrol altına alındığı bizzat Muğla’da görülmüştür. Ülkemizin iktidarın emrinde makam uçaklarından oluşan filolara değil; afetlere müdahale edecek yaşamsal uçak filolarına ihtiyacı vardır. Türk Hava Kurumu gibi tarihsel birikimi ve tecrübesi olan bir kurumu siyasi hırslarla çürümeye terk etmek tam da AKP iktidarına yakışan bir harekettir. Bu tarz sorumsuz politikaların bedelini bütün halkımız ve bu topraklardaki diğer canlılar ödemektedir. Orman işçileri kadrosunu yarıya indirmek; ormancılıkla ilgili yeterli eğitimi ve tecrübesi olmayan personeli sahaya sürmek de 20 yıldır ülkeyi yönetmekten çok, savrulmasına hizmet eden AKP’nin bir diğer beceriksizliğidir.
Yıllardır biriken tutarsız, öngörüsüz politikaların ve rant odaklı tercihlerin sonucunda iktidar ülkede yaşanan felaketlere ancak seyirci kalmaktadır. Daha da acısı halka İBAN dağıtarak, sorunları çözeceğini zannetmektedir. Sonuç olarak iktidar, ekonomi, sağlık, dış politika ve tarımdan sonra yangınlarda da sınıfta kalmıştır. Olan güzelim yeşilimize ve yaşam alanlarımıza olmuştur. Bir kez daha vurgulamak istiyoruz ki, yanan bütün alanların tekrar orman olması için çabalayacağız. Aksini düşünen bütün rantçılar karşılarında bizi bulacaklardır."