Ancak bazı kişilerde kaygının fazlasıyla artış göstererek işlevsiz bir hale dönüşebildiğinin altını çizen Asya Doğan, “Artmış ve bireylerde çaresizlik, umutsuzluk gibi çeşitli duygulara sebep olan kaygı, depresyonu tetikleyebiliyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yapılan açıklamaya göre COVID-19, pandemi ve arkasından gelen ekonomik koşullar gibi problemler depresyonun tekrarlanma sıklığını yüzde 25 artırıyor” diyor.
Kadınlarda kaygı, üzüntü ve stres daha fazla görülüyor
COVID-19 sürecinde gelişen kaygı ve endişelerin, hastalık korkusunun, ekonomik sorunların ve uyku bozukluklarının muhtemel bir depresyon salgınının en önemli tetikçileri olduğunu dile getiren Doğan, “Sosyal izolasyon, yalnız kalma, maddi kaygılar gibi nedenlerin etkili olduğu ve kadınların, gençlerin ve fiziksel rahatsızlığa sahip bireylerin daha fazla risk altında olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, Birleşmiş Milletler (BM) raporunun verilerine göre kadınlarda kaygı, üzüntü ve stresin yüzde 10 daha fazla görüldüğü belirtiliyor. Umutsuzluğa sebep olan bu duygusal tepkiler depresyon için zemin hazırlayabilir” şeklinde konuşuyor.
Uyku, beslenme ve spor olmazsa olmaz
Doğan, depresyon söz konusu olduğunda yapılması gerekenleri ise şöyle sıralıyor: “Uyku önemli bir faktör, düzenli uyumalısınız. Depresyonda bozulan alanlarda birisi olarak uyku problemleriyle sıkça karşılaşılıyor. Bir diğeri, beslenmenize dikkat edin. Beslenme biçimimiz hem fiziksel hem de psikolojik sağlığımız açısından oldukça önemli. Son olarak spor yapmak hem beyin hem fiziksel hem de psikolojik sağlamlık ve gelişim açısından oldukça önemli bir yere sahip. Özellikle bu tür dönemlerde dikkat edilmelidir. Bazen salgın gibi durumlarda eve kapanma şeklinde zorunluluklar ortaya çıkabilir ancak yeni aktiviteler belirlememek psikolojik açıdan bizi ayakta tutmada büyük önem taşır.”