Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6. Türk Tıp Dünyası Kurultayı'nda konuştu. Sağlıkta yerlileşme konusunda ciddi engellemelerle karşılaştıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yapılan tüm engellemeleri yakından takip altına alacağız." dedi. "Ülkemiz, Allah'ın insanlara verdiği nimet bulma, ortaya çıkarma ve faydaya dönüştürme çabası olarak kabul ettiğim biyoteknoloji araştırmalarında da en üst sıralarda yer almalıdır." diyen Erdoğan, "Bunun için gereken her türlü çabayı göstermekte her türlü desteği vermekte kararlıyız." ifadesini kullandı.
"Engeller var” dedi
Sağlık çalışanlarının sayısını 378 binden 1 milyon 24 bine ulaştırdıklarını belirten Erdoğan, "Sağlık reformunun ilk adımını attığımızda bizi caydırmaya çalışanlar vardı. İlaç-aşı ve cihaz üretimimizin tüm aşamalarını yerli hale getirmekte kararlıyız." dedi. Yerlileşmeye karşı gizli bir engel olduğunu söyleyen Erdoğan, "Yapılan tüm engellemeleri yakından takip altına alacağız." dedi.
Erdoğan konuşmasını şu şekilde sürdürdü: Sağlıkta gerçekleştirdiğimiz büyük dönüşümde tek gayemiz vardı o da milletimize sağlık hizmetini en makul maliyetle sunabilmekti. Hedeflediğimiz düzeyde ve en makul maliyetle sağlık hizmeti vermeyi başardık. Bu hizmeti sadece kendi vatandaşlarımızla sunmakla kalmadık, ülkemizi sağlık alanında çekim merkezi haline dönüştürdük.
"Niyet halis olunca akıbette hayır olur"
Obama bizim ülkemizdeki sağlık reformunu gerçekleştirmeye çalıştı ama başaramadı. Şunu söyleyeyim, niyet halis olunca akıbette hayır olur. Hep birlikte hareket edersek her meselemiz gibi sağlıktaki sıkıntılarımızın üstesinden kolayca geleceğimiz açıktır.
Rabbimiz dermansız dert vermez. Önemli olan bu derdin dermanının nerede olduğunu bulabilmektir. Bu topraklarda, kadim zamanlardan bu yana sağlık ve tıp konusunda çok farklı ciddi çalışmalar yürütülmüştür. İnsanın sağlığının nasıl bozulduğuna ve nasıl tedavi edileceğine ilişkin, bugün hala karşılığı olan başarılı eserler bırakılmıştır. İbni Sina yüzyıllarca önce özellikle anatomiye ilişkin olarak çağının çok ötesinde çalışmalar yapmıştır. Aynı şekilde Farabi'den El-Razi'ye, Şerafettin Sabuncuoğlu'ndan İbn Nefis'e kadar pek çok abide isim, eserleriyle çığırlar açmışlardır. Bunun yanında, coğrafyamızın her köşesinde farklı versiyonlarıyla anlatılan bir Lokman Hekim hikâyesi vardır. Bu efsanenin özünde, insanın ölümsüzlük formülünü bulma konusundaki çabası yatar. Aradan geçen binlerce yılda ölüme çare bulunamadı. Ama tıp ve ilaç biliminin gayretleri ile insanların ortalama hayat süresi oldukça uzadı. Bugün 7,5 milyarı bulan bir dünya nüfusuna sahibiz. Karşımızdaki fotoğraf bize, ortalama ömür uzamakla birlikte, sağlık başta olmak üzere çeşitli alanlarda ciddi çarpıklıkların da büyüdüğüne işaret ediyor. Bir tarafta yüz milyonlarca insan açlıktan ölme tehdidiyle karşı karşıya… Diğer tarafta ise obezitenin önemli bir sağlık sorunu haline dönüştüğü yerler var. Bu çarpıklığın üzerinde hepimizin uzun uzun düşünmesi gerekiyor. Aynı şekilde, silahlanmaya harcanan paranın sadece bir kısmıyla, dünyada ne aç, ne de temiz su sıkıntısı çeken kimsenin kalmayacağı gerçeğini de dikkate almalıyız.
"Dünyamızın geleceği için en büyük tehditlerden biri"
Günümüzde dev bir ekonomi haline dönüşen sağlık endüstrisinin, sadece bu maliyeti karşılayabilen ülkelere ve toplumlara çalışıyor olması da ayrı bir sorundur. Bu tür çarpıklıkların yol açtığı sosyal, siyasi, ekonomik kırılmaları dünyamızın geleceği için en büyük tehditlerden biri olarak görüyoruz. Birleşmiş Milletlerin daha adil, daha hakkaniyetli ve daha etkin bir yapıya kavuşturulması yönündeki çağrımızın sebeplerinden biri de işte budur. İnsanların ve toplumların daha adil bir gelecek konusundaki ümitlerini canlı tutmak hepimizin görevidir. Tabii ki bu mesele bilim adamlarından önce siyasetçilerin sorumluluk alanına girer. Ama unutulmamalıdır ki, siyasetçilere de bilim adamları yol gösterir. Sizlerin çalışmalarının ışığında, hep birlikte dünyamızı daha yaşanabilir hale getireceğimize inanıyorum.
01.11.2019 01:16:00