Nadir hastalıklar sınıfına giren hemolitik üremik sendrom (aHÜS) temel olarak mikroanjiopatik hemolitik anemi, trombositopeni ve akut böbrek hasarı üçlüsü ile tanımlanan bir klinik tablodur. Çocuklardaki akut böbrek hasarının en sık nedenlerinden biridir. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Çocuk Nefroloji ve Romatoloji Uzmanı, Çocuk Romatizma ve Böbrek Hastalıkları Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hüsnü Oğuz Söylemezoğlu, Nadir Hastalıklar Farkındalık Ayı ve 28 Şubat Nadir Hastalıklar Günü vesilesiyle önemli bilgiler paylaştı.
Nadir hastalıklar tüm dünyada genel nüfusun yüzde 5 ila 7'sini etkilemekte ve yaklaşık 400 milyon hasta olduğu düşünülmektedir. Ülkemizde ise yaklaşık 5 ila 6 milyon kişinin nadir hastalıklara sahip olduğu düşünülmektedir.
En sık çocuk ve ergenleri etkiler
Nadir bir hastalıkta bekleneceği üzere, aHÜS görülme sıklığına ilişkin veriler de sınırlıdır. Hemolitik üremik sendrom (HÜS), klinik uygulamada yaygın olarak kullanılan tipik ve atipik HÜS sınıflamasıdır. Tipik HÜS, STEC-HÜS (ishal ilişkili) için kullanılmaktadır. Buna karşılık atipik HÜS tanımı STEC-HÜS dışında kalan tüm HÜS olguları için kullanılırken, son yıllarda yalnız kompleman ilişkili HÜS için kullanılmaya başlanmıştır. aHÜS olgularının büyük çoğunluğunu kompleman ilişkili HÜS oluşturur. Alternatif kompleman yolunun kontrolsüz aktivasyonu sonucu ortaya çıkarlar. Ender görülen bir hastalıktır. Yenidoğan döneminden erişkinliğe kadar her yaşta görülebilmekle beraber en sık çocuk ve ergenleri etkiler. Orphanet web sitesi (nadir hastalıklar ve nadir hastalıkların tedavisindeki özel ilaçlar için bir portal) milyonda 1-9 oranında bildirilmektedir.
aHÜS çoğunlukla genetik mutasyon sonucu oluşan bir hastalık
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Çocuk Nefroloji ve Romatoloji Uzmanı, Çocuk Romatizma ve Böbrek Hastalıkları Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hüsnü Oğuz Söylemezoğlu: “Nadir bir hastalıkta bekleneceği üzere, aHÜS görülme sıklığına ilişkin veriler sınırlıdır. 167 pediatrik hasta içeren bir Avrupa kaydı, erişkinlerde daha düşük oranlarla birlikte, her bir milyon çocukta 3,3 olgu olarak belgelemiştir. Kompleman ilişkili HÜS'lerin büyük çoğunluğu kompleman faktörlerinin genetik mutasyonu sonucu oluşurken (yüzde 50-60) az bir kısmı (yüzde 5-6) kompleman proteinlerine karşı oluşan antikorlar sonucu ortaya çıkar” dedi.
Nadir hastalıkların tanı ve tedavisi, hastalığın ilgilendirdiği organ ve sistemler konusunda uzmanlaşmış hekimler tarafından yapılmaktadır vurgusu yapan Prof. Dr. Hüsnü Oğuz Söylemezoğlu, çocuk nefroloji, erişkin nefroloji ve hematoloji uzmanlarının bu konuda yetkin uzmanlar olduğunu belirtti ve ekledi: “aHÜS tedavisi kompleman yolağını bloke edici ilaçların kullanıma girmesi ile son derecede başarılı bir şekilde tedavi edilmektedir. Tedavi hastaların genetik mutasyonlarının varlığı, tipi, antikor ilişkili olup olmamasına göre değişiklik göstermektedir. Bazı hastalarda kısa süreli tedavi bazı hastalarda ise ömür boyu tedavi gerekebilmektedir. Ancak uzun süreli tedavinin süresi konusundaki tartışma ve çalışmalar devam etmektedir.”
Ailede aHÜS vakaları varsa hastalık belirtileri yakından izlenmelidir
Hasta ve yakınları özellikle ailede aHÜS vakaları varsa aile bireylerini hastalık belirtileri açısından yakın izlemelidir diyen Prof. Dr. Hüsnü Oğuz Söylemezoğlu: “Bu belirtiler genellikle solukluk, halsizlik, huzursuzluk, beslenememe, kusma ve bazen ödem olabilir. Tüm HÜS olgularında olduğu gibi trombotik mikroanjiopatinin (TMA) doku, organ ve sistemlerde yarattığı hasara bağlı klinik ve laboratuvar bulgular vardır. Hastaların büyük çoğunluğu klasik HÜS üçlüsü olan mikroanjiopatik hemolitik anemi, trombositopeni ve akut böbrek hasarı bulguları gösterir. Kan basıncı yüksekliği sıktır ve ciddidir; kalp yetersizliği ve nörolojik komplikasyonlar görülebilir. Yüzde 20 olguda böbrek dışı bulgular vardır; merkezi sinir sistemi tutulumu en sık görülenidir, yüzde 5 olguda çoklu organ tutulumu vardır. Son dönem böbrek hastalığına ilerleme riski özellikle tedavi edilmeyen ve tedavide gecikilen vakalarda yüzde 30-40'dır” dedi.
Kompleman sistemini bloke edici ajanları çok başarılı bir şekilde kullanılıyor
Tüm nadir hastalıklarda olduğu gibi aHÜS konusunda da farkındalığın az olması, çocuk nefroloji ve hematoloji uzmanları dışında hastalığın doktorlar arasında daha az bilinir olması, genetik tanı merkez azlığı ve finansmanı bu konudaki zorluklar olarak karşımıza çıkmaktadır diye belirten Prof. Dr. Söylemezoğlu 2013 yılından itibaren yürüttükleri kayıt sisteminde halen 250 civarında hastanın takip edildiğini, önceleri plazma tedavisi uygulandığını ve son 10 yılda ağırlıklı olarak kompleman sistemini bloke edici ajanların çok başarılı bir şekilde kullanıldığını gördüklerini ifade etti ve kayıt sisteminin sonuçlarına göre tedavideki başarıya dikkat çekti.
Genetik bilimi nadir hastalıklarda doğum öncesi tanıya fırsat sunuyor
Prof. Dr. Hüsnü Oğuz Söylemezoğlu: “Yakın zamanda nadir hastalıkların daha iyi tanımlanması, genetik bilimi ve teknoloji uygulamalarındaki yenilikler bu hastalıkların doğum öncesi tanısına yönelik de önemli fırsatlar sunabilmektedir. Özellikle akraba evliliği veya aile öyküsünde hastalık olanların genetik danışma alması, hastalıklar hakkında bilgilendirilmesi güncel gelişmelerden yararlanma şansını artıracaktır” dedi.
28.02.2023 11:07:01