İŞTE MAHALLİ'NİN DİKKAT ÇEKEN YAZISI
Hepsi USA, yani ABD üretim ve tüketimi.
Hepsi siyasal İslam teorisinin ürünleri.
Tezgah CIA, finans Vahabi Suudiler.
İslam ve insanlık düşmanı.
Mücahit denilen adamlar, Afganistan'da Sovyet işgaline karşı savaştırılınca, Suudi vatandaşı Usame Bin Ladin, KAİDE'yi kurdu ve dünyanın başına bela oldu.
O sıralar Baba Bush başkan idi.
Sovyetler gidince, bu kez mücahitler birbirini boğazlamaya başladı ve CIA, TALİBAN'ı kurdu.
Bill Clinton zamanında.
Taliban ve Kaide, ABD'nin başına bela oldu.
Kaide ve Taliban ideolojisi dünyanın her yerine yayıldı.
Özellikle yoksulluk, cehalet ve dini bağnazlığın yaygın olduğu yerlerde.
Beş yıl kaldığı yeri gözetim altında tutan CIA, Bin Ladin'i 2 Mayıs 2011'de öldürdü.
Kanlı Arap Baharı'ndan sonra.
Emri Obama verdi.
Taliban lideri Molla Ömer, 23 Nisan 2013'de böbrek yetmezliğinden öldü ve yerine Mısırlı Zavahiri geldi.
Bin Ladin'in öğrencisi Ürdünlü Zarkavi Irak işgaline karşı savaştı ancak 7 Haziran 2006'da Oğul Bush'un emriyle öldürüldü.
Zarkavi'nin yerini, Irak'ta Bağdadi aldı ama Zavahiri'nin emriyle Colani, NUSRA'yı Suriye'de kurdu.
Colani şimdi İdlib'de bir yerde saklanıyor ama Amerikalılar 15 km uzağındaki Bağdadi'yi Trump'ın emriyle öldürdü.
Türk sınırına 6 kilometre uzaklıkta.
Kanlı Arap Baharı sonrasında Irak ve Suriye karışınca, Bağdadi 2012'de IŞİD'i kurdu.
Peki Bağdadi nasıl oldu da Rakka'dan İdlib'e (300 km) gidebildi?
Türk istihbaratı, TSK ile birlikte hareket eden on binlerce ÖSO militanı ve Türkiye ile iş birliği yapan binlerce kişi bu adamın nerede saklandığını neden bilmiyordu?
Trump'ın deyimiyle, Amerikalılar adamı ‘Irak, Suriye, Rusya, Türkiye ve Kürtlerin yardımıyla' bulmuş.
Trump'ın ‘Kürtler' dediği SDG-YPG Komutanı Mazlum Abdi ya da Kobani.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ‘görüş' dediği adam.
Putin'le imzalanan son Soçi Anlaşması'nda SDG ön plandaydı.
Militanları sınır boyundan çekildi ama oralara Rusya destekli Suriye askerleri yerleşiyor.
Bağdadi'nin takip edilip öldürülmesinde önemli rol oynadığı söylenen Kobani ve ekibi şimdi Fırat'ın doğusunda on binlerce IŞİD'ci esirin bulunduğu kamplardan sorumlu. Bunların bir kısmını ABD alıp götürdü, bir kısmı Türkiye'ye verildi geri kalanlar da belki Suriye devletine devredilir. Olağanüstü bir durum gelişmezse SDG/YPG, Şam ile barışacak ve Fırat'ın doğusu Suriye devletinin kontrolüne geçecek.
Böylece ABD, RUSYA ve AB ülkelerinin destek vermediği Ankara yakın gelecekte askerlerini bölgeden çekmek zorunda kalacak ve YPG konusunda Şam ile masaya oturmaya zorlanacak.
Sonra ya da önce herkes Fırat'ın batısına bakacak.
Özellikle İdlib.
Orada NUSRA ve lideri Colani var ve Ruslar başta olmak üzere herkes onun peşinde.
Canını kurtarmak için Bağdadi'yi Amerikalılara ihbar etmiş olabilir.
Öyle olsa bile Colani'nin işi zor ve Ankara er ya da geç bu konuda sıkışacak ya da sıkıştırılacak.
Ya Colani örgütü NUSRA'yı feshederek ve YPG gibi ağır silahlarını teslim edecek ya da Ruslar havadan tepesine inip işini bitirecek.
Bağdadi gibi.
Sonrasında Fırat batısı çözülecek.
Ama öncesinde Kobani, Başkan Trump'la bir araya gelecek.
Erdoğan'dan önce ya da sonra.
Trump'tan sonra Putin de olabilir.
AB ülkeleri sırada ama en büyük sürpriz adamın Şam'a gitmesidir.
Yani Suriye devletiyle barışmasıdır.
İşte o zaman Ankara'nın işi daha da zorlaşacak ve riskler artacak.
Hamasi söylemler ve mehter takımının ‘Allah Allah' nidalarıyla bir yere varılmıyor varılmaz.
Başta ABD ve Rusya olmak üzere tüm dünya YPG ile meşgul olacak ve Ankara çaresiz izleyecek.
Çünkü PYD/YPG/SDG birer Suriye örgütüdür ve Ankara'nın müdahale hakkı olmayacak.
İşler yakında çok karışacak ve Ankara daha da sıkışacak.
Suriye'ye müdahale etmenin bedeli her alanda ve her anlamda çok ağır oldu.
Kazanç ise sıfır.
Hatta ekside.
Amel Defteri'nde olduğu gibi!