Ege Yön'de yefr alan habere göre Depremler sonucunda oluşan hasarların nedeninin yaşanan coğrafyanın iyi tanınmaması, yakın geçmişteki tarihinin ve geçirdiği evriminin iyi kavranmaması olduğunu ifade eden Prof. Dr. Erdin Bozkurt; “Ege Bölgesi’nde 30 yıldır yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Kaz Dağları’ndan başlayıp güneyde Gökova Körfezi’ne kadar gidersek bölgenin çok sayıda diri faylar ile parçalandığını görüyoruz. Bu fayların sınırladığı tüm alanlar verimli ovalar. Aslında depremler bize bereketi getiriyor ama biz onunla yaşamasını öğrenemediğimiz için felaket olarak geri dönüşü oluyor. Jeotermal sistemler, maden oluşumları, verimli ovalar ve doğal güzellikleri ile Ege’nin kıyı şeridinin tüm zenginliklerini depremlere borçluyuz” dedi.
Kentin jeolojisi üzerine çalışılmalı
Ege kıyılarının politik durumundan dolayı karadaki fayların denizdekilerle veri eşleştirmesini yapamadıklarını belirten Bozkurt, şunları kaydetti: “Son depremden çıkan sonuçlara göre önerim, konuyla ilgili yapılan yasal düzenlemelere fay yasası ile yapı denetim sistemine zemin ve temel etütleri yapan jeoloji mühendislerinin dahil edilmesi. Aynı zamanda kentin jeolojisinin çalışılması. Kent jeoloji haritaları hazırlanması, fayların iyi tanımlanması, deprem üretme potansiyellerinin belirlenmesi, tarihi depremlerin tespit edilmesi, depremlerin tekrarlanma aralıklarının tahmin edilmesi. Kent imar planlarının ise buradan çıkacak sonuçlara göre revize edilmesi. Buradan çıkacak sonuçla, 1990 yılında yapılmış olan İzmir’in Deprem Senaryosu ve Master Planı’nın ivedi olarak güncellenmesi gerekmektedir.”