“Çalışma poligonları yüzde 60-65 değerlerine varan eğimlere sahip olduklarından dolayı özellikle yoğun yağışlarda oluşacak taşkın durumlarında ayrıntılı bir şekilde istinat yapılarının nasıl gerçekleştirileceği ve dere yatağına malzeme akmasının nasıl önleneceği somut veriler ve projeler ile açıklanması gerekir. Kırma ve eleme tesisinde kullanılacak günlük 20 metreküp suyun nasıl temin edileceği ve nasıl tahliye edileceği ve ayrıca tahliye durumunda fiziksel ve kimyasal olarak dere yatağına karışmasında bir sorun oluşup oluşmayacağı yönünden de ÇED raporu gerekliliği şart. Dava konusu yerlerde yeni orman gelişinceye kadar toprak içinde kalan köklerin sağladığı toprağı tutma özelliğini ortadan kalkmasına ve yüzeysel, derin erozyonlara, toprağın su tutma özelliğini azalmasına sebep olabilir. Tüm bu verilerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda çevresel etki değerlendirilmesi raporu hazırlanmasın uygun olacağı kanaatine varılarak, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.”
TELAFİSİ GÜÇ VE İMKANSIZ ZARARLAR DOĞURABİLİR
Mahkeme kararının sonuç bölümü ise şöyle: “Hukuka aykırılığı tespit edilen işlemin uygulanmaya devam etmesi halinde, ortaya çıkacak doğal tahribatın telafisi güç ve imkansız zararlar doğurabileceği kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, açıkça hukuka aykırı olan ve uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğuracağı anlaşılan dava konusu işlemin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27/2. maddesi uyarınca teminat aranmaksızın dava sonuna kadar yürütmesinin durdurulmasına, aynı Kanun'un 20/A maddesinin 2. fıkrasının ‘e’ bendi uyarınca kesin olmak üzere, 22/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”