Gelelim sektörlere göre istihdamın dağılımına... İstihdam edilenlerin yüzde 14.8’i tarım, yüzde 21.2’si sanayi, yüzde 6.3’ü inşaat, yüzde 57.6’sı ise hizmet sektöründe... Bir önceki yılla karşılaştırıldığında, hizmet sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 1.1 puan, inşaat sektörünün payı 0.3 puan artarken, tarım sektörünün payı 1 puan, sanayi sektörünün payı 0.5 puan azaldı. Görüldüğü üzere üretici sektörlerdeki kan kaybı ve sanayideki otomatizasyon istihdama da yansıyor. 2023 yılında 4 milyon 695 bin kişi tarım sektöründe, 6 milyon 711 bin kişi sanayi sektöründe, 1 milyon 997 bin kişi inşaat sektöründe, 18 milyon 230 bin kişi hizmet sektöründe istihdam edildi. Bir önceki yılla karşılaştırıldığında, istihdam edilenlerin sayısı tarım sektöründe 171 bin kişi azalırken, sanayi sektöründe 48 bin, inşaat sektöründe 151 bin, hizmet sektöründe 852 bin kişi arttı. Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2023 yılında bir önceki yıla göre 1.5 puan artarak yüzde 22.8 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 15.4’ken, işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 17.3 olarak gerçekleşti.
HİZMET-ÜFE’NİN ATEŞİ ZOR DÜŞÜYOR
TÜİK, şubat ayına ilişkin hizmet üretici fiyat endeksi (H-ÜFE) verilerini açıkladı. Buna göre, H-ÜFE, şubatta bir önceki aya kıyasla yüzde 2.94, geçen yılın aralık ayına göre yüzde 18.64, geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 83.02 ve oniki aylık ortalamalara göre yüzde 77.02 arttı. Endeks, geçen yılın aynı ayına kıyasla ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 76.49, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 90.16, bilgi ve iletişim hizmetlerinde yüzde 87.64, gayrimenkul hizmetlerinde yüzde 76.7, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde yüzde 87.23, idari ve destek hizmetlerinde yüzde 94.52 artış kaydetti. H-ÜFE bir önceki aya göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 1.77, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 4.63, bilgi ve iletişim hizmetlerinde yüzde 6.88, gayrimenkul hizmetlerinde yüzde 0.88, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde yüzde 2.01 ve idari ve destek hizmetlerinde yüzde 3.69 artış gösterdi. Yiyecek sektöründeki oran doğrudan gıda enflasyonuyla bir döngü halinde sürüyor. Ulaştırmadaki artışın temel nedeni akaryakıt fiyatları... Her türlü girdide yaşanan reel artışlar, hizmet sektörünün ateşinin düşmesinin önündeki en büyük engel.
KREDİ KARTIYLA YAPILAN ÖDEMELER YÜZDE 127 ARTTI
Bankalararası Kart Merkezinin (BKM) verilerine göre, 2023 yılı bir önceki yılla kıyaslandığında kredi kartı sayısında yüzde 18’lik, banka kartı sayısında yüzde 12’lik, ön ödemeli kart sayısında ise yüzde 26’lık artış yaşandı. 2023 yılı itibarıyla, Türkiye’de kredi kartı sayısı 117.7 milyon, banka kartı sayısı 189.5 milyon ve ön ödemeli kart sayısı 90 milyon oldu. Toplam kart sayısı ise 397 milyon adedi aşarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17 artış gösterdi. Kredi kartıyla yapılan ödemelerde önceki yıla göre büyüme oranı yüzde 127, banka kartıyla yapılan ödemelerde yüzde 103 olurken ön ödemeli kartlarla yapılan ödemelerde ise bu oran yüzde 115 seviyesinde kayıtlara geçti. Kartlı ödemelerin 6 trilyon 699 milyar TL’si kredi kartlarıyla yapılırken 1 trilyon 399 milyar TL’sinde banka kartları, 142.6 milyar lirasında ise ön ödemeli kartlar kullanıldı. Kredi kartlarıyla yapılan ödemelerdeki artışın bir sebebi enflasyon, ancak bir diğer önemli sebep de orta ve dar gelir grubunun ayın ortasına gelmeden parasız kalması…
HER 4 TL’LİK HARCAMANIN 1 TL’DEN FAZLASI İNTERNETTEN
Kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlarla 2023 yılında yapılan toplam ödeme tutarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 122 artarak 8 trilyon 241 milyar TL oldu. İnternetten kartlı ödemeler, 2023’te yüzde 130 artarak 2 trilyon 365 milyar TL’ye yükseldi. İnternetten yapılan kartlı ödemelerin toplam içindeki payı ise yüzde 28’e ulaştı. Böylece geçen yılki ödemelerde her 4 TL’nin ‘1 TL’den fazlası’ internetten yapıldı. Kartlarla yapılan temassız ödeme adedi geçen yıla göre yüzde 41 artarak 9.36 milyar adet, kartlarla yapılan temassız ödeme tutarı da geçen yıla göre yüzde 151 artarak 2 trilyon 269 milyar TL oldu. Bankacılık sistemindeki gelişkinlik düzeyi ve e-perakende sektöründeki hızlı büyüme, bu rakamlardaki en temel etken. Türkiye’de tüketicilerin e-perakendeye yönelimi artarak sürüyor ve bu rakamların da süreç içinde hızlanarak artmasını beklemek gerek. Kartlı ödemelerin artışı, aynı zamanda dolaylı vergilerdeki kayıp oranını da azaltması açısından önemli…
KÜRESEL PİYASALARIN GÖZÜ BU VERİLERDE OLACAK
Geçtiğimiz hafta, ABD Merkez Bankasının (Fed) ilk faiz indirimine ne zaman başlayacağına ilişkin belirsizlik sürdü. Bu hafta faiz indiriminin zamanlaması açısından önemli veriler açıklanacak. Tabii ki en çok merak edilen istihdam verisi olacak. Bugün ABD’de imalat sanayi satınalma yöneticileri endeksi (PMI), ISM imalat sanayi PMI, inşaat harcamaları verileri açıklanacak. Salı günü fabrika siparişleri, dayanıklı mal siparişleri, çarşamba ADP istihdam raporu, hizmet sektörü PMI, ISM hizmet sektörü PMI, perşembe dış ticaret dengesi, haftalık işsizlik başvuruları, cuma günü ise tarım dışı istihdam ve işsizlik verileri takip edilecek. Euro Bölgesi’nde ise en çok merak edilen Almanya’da imalat sanayi PMI, enflasyon olacak. Çarşamba Euro Bölgesi’nde enflasyon ve işsizlik, perşembe Euro Bölgesi’nde ve Almanya’da hizmet sektörü PMI, Euro Bölgesi’nde ÜFE, cuma günü Euro Bölgesi’nde perakende satış verileri açıklanacak. Çin’de imalat sanayi PMI’nın ardından, çarşamba günü hizmet sektörü PMI takip edilecek. Çin’de açıklanacak bu veriler, küresel ekonomi açısından da büyük önem taşıyor.
ENFLASYON ORANI MERAKLA BEKLENİYOR
Seçim sürprizinin gölgesinde kalacak olsa da Türkiye’de bu hafta pazartesi günü imalat sanayi PMI, çarşamba enflasyon, perşembe reel efektif döviz kuru cuma günü Hazine nakit dengesi verileri piyasaların yakından takip edeceği göstergeler olacak. Tabii ki en önemli veri enflasyon oranı... Her ne kadar TÜİK’in verileri gerçeği yansıtmıyor olsa da, aynı zamanda ENAG da verilerine açıklıyor olacak. Bloomberg HT’nin enflasyon anketinde mart ayı için yıllık enflasyon beklentisi yüzde 69’du. Aylık enflasyon için beklenti ise yüzde 3.5... Şubat ayında yıllık enflasyon yüzde 67.07 olurken, aylık enflasyon yüzde 4.53 olarak kaydedilmişti… Yıllık enflasyon böylece onbeş ayın zirvesine çıkmıştı. Tabii ki bunların TÜİK verileri olduğunu hatırlatayım! Hazirana kadar enflasyonda yaşanacak artışlar, yıllık enflasyon oranını da önemli oranda etkileyecek. Baz etkisiyle yaz aylarında bir düşüş olması bekleniyor, ancak asıl önemli olan sonbaharda neler olacağı... Tabii bu arada ekonomi yönetiminin kemerleri ne kadar sıkacağını da yakından takip etmek gerek. Şu ana kadar olan gelişmeler, alınan tedbirlerin yeterli olmadığını açık şekilde ortaya koymuşken...
GOLDMAN SACHS’IN RAPORU FAZLA İYİMSER GÖRÜNÜYOR
Goldman Sachs, yerel seçimler öncesinde, son Türkiye raporunu yayınladı. Raporda, “Seçim sonuçlarından bağımsız olarak hem parasal hem de mali politikanın devamını ve rezervlerin yanı sıra TL’nin üzerindeki baskının da yatışmasını bekliyoruz. Bütçe gelirlerinin uzun dönemli ortalamasına ulaşmasından dolayı seçimlerin ardından geçen yıla benzer vergi artışları beklemiyor ve harcama yönlü baskıların da azalacağını düşünüyoruz” saptaması yer alıyor. Raporda, enflasyonun mayısta zirveye çıkacağı ve ardından olumlu baz etkileriyle birlikte yıl sonuna kadar yüzde 33’e kadar keskin bir düşüşe başlayacağı tahmini yer alıyor. Goldman Sachs uzmanları dövizde de astronomik bir artış olmayacağını belirtiyor. Gerekçe TCMB’nin 500 baz puanlık politika faizi artışı... Raporda, martta enflasyonun yıllık bazda yüzde 68.5’e yükseleceği tahmini de yer alıyor. Gerekçe olarak ramazan ayındaki hareketlilik belirtilmiş. Bir de ücret artışlarının etkisi... Yabancı kurumların bu denli iyimser beklentilerinin sebebinin, resmi verileri gerçekmiş gibi ele almaktan kaynaklandığını söyleyebilirim. Tabii tarih itibarıyla, seçimlerden önce olması sebebiyle, siyasi iktidarın kredibilite kaybının nasıl bir etkisi olabileceği raporda hesaba katılmamış. Bundan sonraki tüm analizlerde artık bu etmeni de göz önüne almak gerekecek.
CDS’DEKİ ARTIŞ 500 BAZ PUANLIK ARTIRIMLA DİZGİNLENMİŞ GİBİ...
Türkiye'nin risk primi olarak adlandırılan beş yıllık kredi temerrüt takası (CDS) TCMB’nin faizi 500 baz puan artırmasının ardından, üç buçuk aylık zirvesi olan 341 puandan düşüşe geçmiş ve 328’e kadar gevşemişti. Perşembe gününe 320 puanla güne başlayan CDS, gün içinde 323 puana kadar yükseldi. Cuma günü ise CDS sabah saatlerinde yine 320 puanla açılış yaptıktan sonra 9 puan gerileyerek seçimlerin yapıldığı hafta sonuna 311 puanla girdi. CDS (credit default SWAP), bir ülke hazinesine ya da şirketine borç verirken o borcun geri ödenmemesi ihtimaline karşı alınan sigorta poliçesi... Ülkelerin dış borçlanmalarına karşı CDS'leri genelde büyük uluslararası yatırım bankaları sağlıyor ve o ülkelerin borcunu çevirememesi halinde ödemeyi bu banka üstlenmiş oluyor. Bu oran belirlenirken uluslararası derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlar önemli bir rol oynuyor, ancak bunun dışında da bir çok etmen göz önünde bulunduruluyor. Hemen hatırlatayım, şu andaki CDS puanı oldukça iyi denilebilir, diğer ekonomilere bakarak değil, ama bir yıl önce 885 puanı görmüş bir ülke olarak... Bu arada seçim sonuçlarının da CDS’lerde bir ölçüde artışa neden olabileceğini belirtmekte fayda var. İktidarın siyasi kredibilitesi ciddi bir erozyona uğradığı için…
ALTIN MERKEZ BANKALARININ DA GÖZDESİ
IMF ve Dünya Bankası’nın verilerine göre, 2023 itibarıyla en çok altın rezervi bulunan on bir ülke açıklandı. Belirsizlik dönemlerinin vazgeçilmez yatırım aracı olan altın, aynı zamanda ülkeler için de önemli bir rezerv... Bunun yanı sıra, altın ülkelerin genel finansal portföylerini çeşitlendirmelerine de imkan sağlayan bir depo aracı... Dünya üzerinde şu ana kadar çıkarılan tüm altınların neredeyse beşte biri merkez bankalarının elinde... Biz millet olarak zaten altını çok severiz, ancak ülkeler sıralamasında ancak on birinci sıradayız.
İşte dünyada en fazla altın rezervine sahip on bir ülke:
ABD 8,133, Almanya 3,353, İtalya 2,452, Fransa 2,437, Rusya 2,333, Çin 2,192, İsviçre 1,040, Japonya 847, Hindistan 801, Hollanda 612, Türkiye 479 ton...
Bu rakamların bu yıl daha da artmasını beklemek gerek, zira ons altının beklentinin de üzerinde 2,500 doları aşması çok mümkün. Ayrıca, küresel kriz ve olası savaş riskleri sebebiyle, merkez bankalarının da altın depolamaya devam etmesi bekleniyor.