"Bu hafta yeni yaşımızı kutlayacağız. 14 Nisan 2004 günü ilk sayısı çıkan gazetemiz 18 yılını devirmiş olacak. Bu süre içerisinde basın dünyasında kendine bir yer açmayı başarırken ülkenin girdiği darboğazlarda doğru bir tutum sergileyerek görevini de layıkıyla yaptığını düşünüyoruz. Neredeyse bir kuşağın bizimle büyüdüğü bu süreçte çok daha güçlü ve kendinden emin şekilde yürüyüşümüze devam ediyoruz. Gazetemize büyük emek veren İbrahim Çeşmecioğlu, Hrant Dink, Reha Mağden, Cüneyt Cebenoyan, Kemal Keleşoğlu ve diğer kaybettiğimiz tüm dostların şu an yanımızda olamaması yüreğimizin sızısı.
Yeni yaşımızla birlikte her pazartesi kendimize ayna tutmaya karar verdik. Neleri yaptık, neden yaptık, neleri eksik gördük sizlerle paylaşacağız.
Geçtiğimiz hafta üç haberimiz çok tartışıldı. Politikacılar, bu haberleri referans alarak konuştu. Birçok televizyon programına da ilham verdi.
İlk haberimiz Hüseyin Şimşek’in yoksul çocuklarda görülen büyüme ve kansızlık başta olmak üzere sağlık sorunları... Bunların gelecekte nasıl sağlık sorunlarına yol açabileceğini de gözler önüne seren haber aile hekimlerinin sahadaki çalışmalarına dayanıyor.
***
Yine çok konuşulan bir başka haberimiz yoksulluğun ulaştığı boyutu rakamlarla hane halkına kadar indirdiğimiz Havva Gümüşkaya imzalı çalışmaydı. Bir diğeri ise asgari ücretle çalışıp iki çocuk yetiştirmeye çalışan anne-babayla ilgili yaptığımız “Yatağa aç giriyorlar” manşeti oldu. Ve tabi Mustafa Kömüş’ün 7-18 yaş çocukları veri alıp yoksullaşmanın eğitimde yarattığı yıkımı anlatan “Nesiller tehlikede” haberi… Üç büyük ilden farklı okullardaki öğretmenlerle ve uzmanların görüşlerinden yararlanılarak hazırlanan haber gerçekten çok çarpıcıydı. Yoksulluğun sadece bugünü değil yakın ve orta vadede bir bütün olarak ülke geleceğini nasıl etkileyeceğini ortaya koydu.
Kuşkusuz sadece bu haberler değil, hafta boyu çalıştığımız 7 manşetin 6’sının konusu ‘yoksulluk ve ekonomik kriz’ oldu. Ülkenin yüzde 90’ının ekonomik kriz, hayat pahalılığı ve yoksulluk konuştuğu bir dönemde konunun direkt muhatabı olan iktidarın susması, görmezden gelmesi de bizim yine en çok gündeme taşıdığımız konuların başında yer aldı.
POLİTİKACILARIN SESSİZLİĞİ
Ülke yangın yeri ve Türkiye tarihinin en kritik seçimine sadece bir yıl kaldı. İşin doğrusu yurttaşın içinde bulunduğu durumla, ülke siyasetinin aynı frekansta olduğunu söylemek mümkün değil. Kamuoyu yoklamaları olmasa parti adlarını geçirecek önemli başlık bulmakta zorlandığımızı söylemek durumundayız. Muhalefet partilerinin sistem ve birlik tartışmaları neredeyse her şeyin önüne geçiyor.
Geçen hafta muhalefet belediyelerinin ulaşım, su gibi temel ihtiyaç kalemlerine zam haftasıydı. Doğal olarak hem bu zamlar hem de zam protestoları bizim için haber değeri taşıyan başlıklar oldu. Sosyal medyadan zamların gerekli, protestoların yanlış olduğuna dair mesajlar aldık. Her şeyden önce emekçinin maaşına yapılan zam dışında tüm zamlar bizim için yanlıştır, zararlıdır. Üstelik bu zammın yoksul insanlar için ne demek olduğunu da çok iyi biliyoruz. Protestoların haberini vermeye gelince; Yaşananların birinci derecedeki muhataplarının kendilerini ifade etmesini çok önemsiyoruz. İktidarıyla muhalefetiyle sürekli tribüne yollanan milyonlar ne zaman sahaya inse biz yanlarında yer almaya onların sesine ses olmaya devam edeceğiz."