Bafa Gölünde, kuraklık nedeniyle sular çekilince Avustralya Tüp Kurdu istilası ortaya çıktı. Tüp kurtlarının kayaları, bitkilerin etrafını ve tutunabileceği her kültenin üzerini tamamen sardığı gözlendi.
Bafa Gölünde, kuraklık nedeniyle sular çekilince Avustralya Tüp Kurdu istilası ortaya çıktı.
Bafa Gölü'nde su bitkileri üzerine tutunarak yaşamlarını-üremelerini sürdüren tüp kurtları, göldeki kirlilik nedeniyle tutunacak su bitkisi bulamayınca taşlara, kayalara, balıkçı teknelerine, balıkçıların av gereçlerine tutunarak yaşamını sürdürüyor. Su seviyesinin azalmasıyla birlikte ortaya çıkan manzara doğa dostlarını ürkütüyor.
Tüp kurtları taşlar-kayalar üzerinde küçük kümeler, on binlercesi bir araya gelerek büyük resifler oluşturarak koloniler oluşturdu. Bazı bölgelerde de resifler yakınlarındaki diğer resiflerle birlikte platform oluşturarak, çok geniş bir alanı istila etti.
Acı su olma özelliği taşıyan gölün suyunun sığlığı, alçalıp yükselmesi, dalga hareketlerinin etkisinin az olması, dalga hareketlerine karşı çok duyarlı olan tüp kurtlarının gölde aşırı çoğalmasını, adeta göl ve çevresindeki her alanı istila etmesini artırdı.
“İNSANLAR VE CANLILAR İÇİN TEHLİKE OLUŞTURUYOR”
Bafa Gölü'yle ilgili yıllardır çalışma yürüten Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) bilim danışmanı Dr. Erol Kesici tüp kurtlarının Bafa Gölü'nde de olduğu gibi yaşadıkları habitatlara hakim olan ve habitatları değiştiren, su kalitesini olumsuzlaştıran, su ortamının kaynakları tüketen ve biyolojik kirlenmeye neden olan istilacı bir türlerin, bulundukları sulardaki kirlilik göstergesi olduklarını söyledi.
Kesici, “Tüplü solucanlar bulundukları ortamda çok farklı yönde etki oluşturan ve hızlı büyüyen agresif bir türdür. Göl ekosistemlerini fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak değiştirir. Kıyılarda bulanıklığı arttırırlar ve oyuk açma aktiviteleriyle bulundukları alt tabakayı değiştirirler.
Aşırı çoğalmaları sonucunda suyun hareketini engelleyerek etraflarında tortu birikmesine neden olduklarından, göl turizmine, su ile temasta olan insanlar, canlılar için tehlike oluştururlar” dedi.
“GÖLE TEMİZ SU VERİLMELİ”
sözcü'de yer alan habere göre, Bafa Gölü gibi büyük ekosistemlere giren istilacı türlerin tamamen ortamdan uzaklaştırılması neredeyse mümkün olmadığına dikkat çeken Kesici, “Kirli sulara direnç gösterip, uyum sağlayıp hızla çoğalmaları nedeniyle, öncelikle göllerin dip çamurlarında ve kıyı kesimlerinde biyolojik ve mekanik temizlik yapılması gerekiyor. Göle acilen temiz su kaynağı verilmeli. Büyük Menderes'in su kalitesinin iyileştirilmesi öncelik oluşturmalı.
Göldeki biyolojik çeşitlilik artırılarak, denge sağlanmalı. Gölün su seviyesi ve devinimleri (dalga etkisi) korunmalı” şeklinde konuştu. Tüplü solucanların bir süre su dışında kalsalar bile yaşamlarını sürdürebildiklerini belirten Kesici, av araçlarının, şamandıraların, pet şişeler gibi sert malzemelerin su içerisinde uzun süreli kalmaları, teknelerin karinalarının ağların sürekli temizlenmemesi halinde, istilacı türün her yere tutunmasına, su kanallarına, derelere taşınmasına neden olabileceğine dikkat çekti.
“BİLİM İNSANLARI MÜDAHALE ETMELİ”
Bilim insanlarının zaman geçirmeden konuya el atmaları gerektiğini söyleyen EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü de, “Aydın ve Muğla illerinde bulunan Sulak Alan komisyonları işbirliği yaparak, Bafa'yla ilgili çalışma yapan bilim insanları ve tüm kurumların katılacağı çalıştaylar düzenlemeli. Bir yol haritası çıkarılmalı.
Sakızburnu Dalyanı'nda atıl bir şekilde duran tesisler gölle ilgili çalışma yapacak bilim insanlarının çalışacağı bir merkez haline getirilmeli. Bu sayede gölle ilgili her şey takip edilip, erken müdahale yapılması sağlanmalı” önerisinde bulundu.