Gün geçmiyor ki Bodrum'da özellikle yazları yaşadığını bildiğimiz bir ünlü şahsiyet, Bodrum'u şikayet eden bir demeç vermesin.
"Alladığınız, pulladığınız altyapısını sorgulamadan her yaz uça kaça geldiğiniz Bodrum'u getirdiğiniz hal burası işte." diye yazsam. Ben de topu size atsam. Bir köşe yazarı olarak, gelinen halden vicdanımı kurtarmış olur muyum? 'Haydi ben kurtuldum' diyelim, peki bu çözüme nasıl bir katkı sağlar?
Bodrum'da kurumlar arasındaki çözümsüz kalan bu hali "kayıkçı kavgası"na benzetiyorum. Hala aynı yerdeyim. Ünlü isimlerin bu demeçleri de kayıkçı kavgasını şenlendiren sokak sanatçıları etkisinde. Birinin elinde darbuka,diğerinde cümbüş. Kavgaya renk kattınız, hatta izlenir hale bile getirdiniz. Sonra ?
Sonrası yok. Şikayet etmekle halkın kafasına vuran küreklerin önüne geçemiyorsunuz. Muğla 'nın ortak akla ihtiyacı var. Sadece Bodrum için de degil üstelik;13 ilçesiyle tüm Muğla için.
Diyeceksiniz ki , Bodrum Kent Konseyi var. Bodrum Güç Birliği Derneği var. Bodrum Gazeteciler Cemiyeti var. STK'ların, siyasi partilerin ilçe temsilleri tam takım ne hoş, hepsi var. Ben de size diyeceğim ki "Ortak akıl" yok.
Ne var ? Şikayet makamına çalışmak var. Hem nasıl çalışmak, icra makamları da şikayet makamının çatısının altında harıl harıl çalışıyor. Kim bunlar ? DSİ, MUSKİ, Büyükşehir Belediyesi, Bodrum Belediyesi, siyasi partilerin il/ilçe başkanlıkları... Hepsi şikayetçi. Eminim adı pek geçmese de Muğla Valiliği, ilgili il müdürlükleri hatta Bodrum Kaymakamı bile şikayetçi yaka sirkeliyor Bodrum'dan. Halkın önünde olması gereken sanatçı bile, şehrini yönetenleri basın yoluyla şikayet ederken, dört başı mağrur düşünmüyor. "Burası turizm destinasyonu kolun kırıldığı yerde tamir edilmesi,mümkünse feveran yerine yetkilisinin ilgilisinin harekete geçirilmesi gerekir" demiyor. Magazin haberlerine de kanalizasyon karıştı. Bu ne biçim hikaye anlayan anlamayana anlatsın bi zahmet ?
Güzelken, gençken, diriyken herkesin alıcısı bol, hayat yıpratmasın yeter ki. "Öyle aksırıyor, böyle tıksırıyor, aman Ya Rabbim ne pis, ne kötü kokuyor" diyen diyene maşallah. "Sağlığı bozulmuş iyileştirelim" diyen yok. Ama hala emekli parasına herkes talip bu haliyle!
Dedem rahmetlik "kurt kocayınca kuzunun maskarası olur " derdi. Bodrum, Türkiye'nin maskarası oldu, elbirliğiyle ! Kuzu farkında bile değil üstünde durduğu toprağın, otlanmaktan keyif aldığı tarlanın sahibi kurt!
Deniziyle, yeşiliyle, toprağıyla Bodrum vazgeçilmez dünya değeri! Şikayetlenmeyi, suç atmayı bıraktığımız yerde kurdun, kuzudan çektiği çilesi bitecek !
Kuzu, deneyimsiz, ehliyetsiz olduğu halde sıfatı kendinden büyük olan makam sahipleri. Halkı hizmetsiz bırakan, tüm yetki sahipleri.
Kamu vicdanına soruyorum :
Yazın susuzluk, baharda, kışta sel baskını kadim Bodrum halkının layığı bu mu ? Ağırladığı tüm misafirlerin pisliğini bırakıp gittiği, gerek fiziksel gerekse sözel, bu akıl almaz isyanlar mı?
Önümüzde yağışlar var. Bu su patlaklarına taşkınların eklenmeyeceğinin garantisi var mı ? Yok. Bu olasılığa yönelik önlemler çalışıldı mı? Basına gelen bir önlem aksiyon planı yok henüz! Ve net söyleyim hiç sanmıyorum.
Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, akademisyen olduğu topraklar için didiniyor. Ulusal/ yerel medya verdiği demeçlerle doldu, taştı. Merak içindeyim bir Allah'ın kulu da arayıp "Hocam, bize rehber olun ne yapılmalı?" diye sordu mu?
Ne yapıyorsunuz? Şikayet ediyorum! Ben de sizi tebrik ediyorum. Ayakta alkışlıyorum!
Ne demişler "bilmemek ayıp değil,öğrenmemek ayıp" ve yaptıklarınızdan çok yapmadıklarınızdan sorumlusunuz!
Haydi selametle...