Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Cumhuriyeti kurmakla övünen bir partinin genel başkanı çıkıyor resmen siyasi mandacılık talep ediyor. Cumhuriyet Halk
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Cumhuriyeti kurmakla övünen bir partinin genel başkanı çıkıyor resmen siyasi mandacılık talep ediyor. Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı, Gazze soykırımındaki ikiyüzlü yayınları sebebiyle itibarını kaybetmiş bir yabancı medya kuruluşundan süklüm püklüm yardım diliyor. Ülkesini yabancılara şikayet ederken utanmıyor, yüzü kızarmıyor, ben partimi ve kendimi niye bu hale düşüyorum sorusunu sormak aklına dahi iyi gelmiyor. Mandacı deyince bize öfkeleniyorlar, bize saldırıyorlar. Sizin söylediklerinizin İngiliz Muhipleri Cemiyetinden ne farkı var" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakırköyde düzenlenen 9. Milli İrade İftar Programına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada, "Rabbim bu mübarek ayda kendi rızası için edilen duaları yapılan ibadet ve hayırları kabul buyursun. Bu Ramazanda Gazze başta olmak üzere gönül coğrafyamızda zulme uğrayan kardeşlerimize el uzattık. Yardımlarımızı artırmak suretiyle mazlum ve mağdurların yanında olmaya ihtimam gösterdik. Tüm gücümüzle, tüm kapasitemizle Gazze halkının yanındayız. İnşallah zulüm bitene 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin devleti kurulana kadar da Filistinlilerin her daim yanlarında olacağız. Şehit düşen Gazzeli kardeşlerimize Allahtan rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum" dedi.
"Ülkemizde birileri Türkiyenin İslam aleminde ve dünyada neye tekabül ettiğini idrak edemiyor"
"Ülkemizde birileri Türkiyenin İslam aleminde ve dünyada neye tekabül ettiğini halen idrak edemiyor. Bu çevreler kendi tarihlerini bilmedikleri, kendi atalarını tanımadıkları için Türkiyenin tarihi ve kültürel derinliğinden de habersizler" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan "Mesela Suriyedeki devrime Türk milletinin niçin bu kadar sevindiğini, Suriyeli kardeşlerimizin zafer kutlamalarında neden Türk bayrağı açtığını, yeni Suriye hükümetinde niçin bu kadar Suriyede eğitim görmüş bakan olduğunu bir türlü kavrayamıyorlar. Cahil diyerek, kitap okumuyor diyerek aşağıladıkları gençlerin bilgi, birikim, cesaret, vizyon ve donanım noktasında kendilerinden fersah fersah ileride olduğunu onlar da anlayacaklar. Ama bunu yapmaya cesaretleri yok. Ya cehaletlerinden dolayı ya da batıya duydukları platonik aşk gözlerini kör ettiği için maalesef gerçekleri göremiyorlar. Böyle devam ederlerse korkarım hiçbir zaman da göremeyecekler" ifadelerini kullandı.
"Türkiye olarak tüm imkanlarımızla yeni dönemin hazırlığı içindeyiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aşırı özgürlük, bireycilik, radikal demokrasi adına devleti ve toplumu zayıflatacak yönelimlerin siyasallaştırılması devri hızla son buluyor. Devleti zayıflatan popüler akımlar artık eskisi kadar rağbet görmüyor. Sadece Asyada, Avrupada Amerikada değil hemen her yerde devletler toplumu ve kamuyu güçlendirmek için yepyeni politikalar geliştiriyorlar. Ekonomiden ticarete, savunmadan nüfus oranına her alanda insanlık yeni mücadele dönemine kendini hazırlamaya çalışıyor. Türkiye olarak biz de tüm imkanlarımızla yeni dönemin hazırlığı içindeyiz. Yönetimde istikrarın kurumsallaştığı cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişten, savunma sanayi alanında yaptığımız hamlelere, LGBT belası gibi aile kurumunu hedef alan sapkınlıklarla mücadele eden iç cephemizin güçlendirilmesi çabalarına, terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda atılan adımlardan, dış politikada kurduğumuz yeni denklemlere kadar çok geniş bir yelpazede bunun altyapısını oluşturuyoruz" şeklinde konuştu.
"Cumhuriyeti kurmakla övünen bir partinin genel başkanı çıkıyor resmen siyasi mandacılık talep ediyor"
"Türkiye ne zaman kendisine biçilen konuma itiraz etse, kökü dışarıda bazı kirli odaklar tarafından hedefe konulmuştur" ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye ne zaman ezber bozan adımlar atma cesareti gösterse, birileri hemen düğmeye basmış ülkemizin dikkatini dağıtmıştır. Cumhuriyet tarihinde buna defalarca şahit olduk. Sokak olayları ile bunu yaşadık. Sağ sol, alevi Sünni provokasyonları ile bunu yaşadık. Demokrasimize yönelik gayrimeşru girişimler ile bunu yaşadık. Terör örgütlerinin hain saldırıları ile bunu yaşadık. Bizi kendi içimize hapsetmek, kendi iç mesellerimiz ile meşgul etmek için her yolu denediler. Her yolu hala deniyorlar. Sivil siyaseti, demokrasi ve Türkiyenin kazanımlarını hedef alan bu saldırılarda silah olarak hep belli kavramlar, belli cümleler kullanılmıştır. Hatırlayınız Cumhuriyet tehdit altında dediler, laiklik elden gidiyor dediler, sivil darbe dediler, hayat tarzımıza müdahale ediliyor dediler, Türkiye batıdan uzaklaşıyor dediler. Daha burada saymaya kalksak sabahı bulacağımız bir sürü akıl, ahlak ve insaf dışı iddiaları dillendirerek hedeflerine ulaşmaya çalıştılar. Üzülerek söylüyorum çoğu zaman başarılı da oldular. Gerçekten çok ağır bedeller ödedik. Ekonomik ve siyasi bakımdan irtifa kaybettik. Pırıl pırıl gençlerimizi bu kalleş çarkın insafsız dişlilerine kurban verdik. İstanbul merkezli yolsuzluk ve terör soruşturması sonrasında yaşanan olayları bu fotoğraftan bağımsız değerlendiremeyiz. CHP genel başkanının yaptığı sorumsuz boykot çağrıları ile isim vererek yerli ve milli markaları tehdit etmesini yine bundan ayrı göremeyiz. 1 haftadır yolsuzluğu örtmek, hırsızlığı gizlemek, soygunu perdelemek, sahtekarlığı savunmak adına her şeyi yaptılar. Marjinal sol örgütleri öne sürmekten gençlerin arkasına saklanmaya, ecdat mirası camilerimize terbiyesizlik yapmaktan, güvenlik güçlerimize hakaret edilmesine kadar her türlü kepazelik sergilendi. Güya hak arama bahanesiyle demokrasi ile, hukuk ile, meşru hak arama yolları ile asla alakası olmayan çok tehlikeli bir provokasyona giriştiler. Ancak polisimizin soğukkanlı ve kararlı tutumu, milletimizin sağduyulu tavrı, zorbalığa maruz kalmalarına rağmen gençlerimizin sakin duruşu sayesinde tahrik siyaseti hedefine ulaşamadı."
"Bu zihniyet ne yaparsa yapsın biz inadına Türkiye diyeceğiz"
"Türkiyeyi yabancılara şikayet etmeye, Türkiyeyi alenen kötülemeye başladılar. 23 yıllık başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı görevim boyunca yüzlerce farklı ülkeden binlerce siyasi temsilci ile görüştüm. Bunların arasında pek çok muhalefet lideri de vardı. Bunlardan bir tanesinin bile bize kendi ülkesini şikayet ettiğini, kötülediğini, kendi ülkesine karşı bizden yardım istediğini görmedik, duymadık. Ama bizdeki muhalefet, uluslararası her platformda, kendilerine her mikrofon uzatıldığında bunu yapmaktan kaçınmadı" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Önceki gün bizim de tahmin edemeyeceğimiz yeni bir eşik aşıldı. Son olarak batıya yalvaracak kadar kontrolü kaybettiklerini gördük. Öyle büyük bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız ki, cumhuriyeti kurmakla övünen bir partinin genel başkanı çıkıyor resmen siyasi mandacılık talep ediyor. Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı, Gazze soykırımındaki ikiyüzlü yayınları sebebiyle itibarını kaybetmiş bir yabancı medya kuruluşundan süklüm püklüm yardım diliyor. Kendimizi terk edilmiş hissettik diyor yani yolsuzluk yapanlara niye destek olmadınız demeye getiriyor. Ülkesini yabancılara şikayet ederken utanmıyor, yüzü kızarmıyor, ben partimi ve kendimi niye bu hale düşüyorum sorusunu sormak aklına dahi iyi gelmiyor. Mandacı deyince bize öfkeleniyorlar, bize saldırıyorlar. Sizin söylediklerinizin İngiliz Muhipleri Cemiyetinden ne farkı var. 100 yıllık Cumhuriyet Halk Partisini sırf yolsuzlukları savunmak adına böyle aciz bir duruma düşürmekten hiç mi hicap duymuyorsunuz. Sayın Özele bir kez daha kendini toparlamasını, yolsuzlukları aklamak için kendisini bu kadar yormamasını tavsiye ediyorum. Bu zihniyet ne yaparsa yapsın biz inadına Türkiye diyeceğiz. Tabii ki bu süreçte kamu düzeninin bozulmasına da göz yummayacağız. Yüzünü kapatan, polise saldıran, işinde gücündeki insanlarımıza tebelleş olan kim varsa emniyet birimlerimiz gerekli müdahalelerde bulunacaktır. Şunun da bilinmesini isterim kandırılmış, marjinal örgütlerin pençesine düşmüş dahi olsa bizim millet ve memleket düşmanlarına kaptıracağımız tek bir gencimiz olamaz. Onları da bir şekilde kazanmakla, onların da bir yolunu bulup iyiye, doğruya, ülkesinin ve milletinin safına katmakla mükellefiz. Sivil toplum kuruluşlarımızın yanı sıra ailelerimizin de bu çabalarımızda devlete destek olması gerekiyor. Ailelerimiz çocuklarını belediyeleri yağmalayan suç örgütlerinin sinsi planlarında kullandırmasınlar. Ana muhalefet partisini esir almış bir avuç belediye soyguncusunun, evlatlarının hayatını karartmasına, paçalarını kurtarmak için evlatlarını canlı kalkan olarak öne sürmesine ailelerimiz izin vermesinler" dedi.