HABER MERKEZI- Bodrum Kent Konseyi- Dereköy Kavakderesi Çalışma Grubu, 1/1000 plana ilişkin itirazlarını Bodrum Belediyesine sundu. Sunulan dilekçede plan notunda ekli olan 12 metrelik yol nedeniyle tarım arazilerinin zarar göreceğine dikkat çekildi.
Tarım arazilerinin mutlak korunması gerektiğinin altının çizildiği dilekçede, “Bizler Dereköy ve Peksimet Köyleri, Hayıtözü mevki’inde yaşayan mülk sahipleri olarak, askıdan 28.09.2023 tarihinde indirilen 1/1000 ölçekli revizyon ve ilave uygulama imar planında öngörülen 12 m enindeki yolun, imar planına dahil olan tarımsal niteliği korunacak marjinal tarım arazileri ve imar planına dahil olmayan mutlak ve dikili tarım arazileri arasında akan Koca Dere’ye/Durhasan Deresi’ne paralel olarak arazilerimiz önünden geçirilmesinin vereceği zararın mağdurlarıyız. Halihazırda, Ağustos 2020 tarihinde, dere yatağına paralel toprak yolda yapılan MUSKİ hat genişletme çalışması sonrasında dökülen mermer/taş tozundan ötürü hem sağlık sorunları hem de ürünlerimizde zarar meydana gelmiştir. Dere kenarında çiçeklenen ve tarım için çok kıymetli olan bal arılarına ve tozlaşma sağlayan diğer böceklere nektar sağlayan ve suyun yer altına inmesini sağlayan doğal bitki örtüsü de ağır derecede zarar görmüştür. Ayrıca dışarıdan getirilerek sözde yol çalışması için dökülen malzeme kış aylarında dere yatağına dolarak taşkına sebep olmaktadır. Bu bölgede hayvanları ile tarlasına yürüyerek giden, binek aracı ile toprak yolu kullanan bizler 12 m eninde bir yol hizmetine ihtiyaç duymamaktayız. Tarım arazilerinin ortasından geçirilmesi planlanan bu yolun, planda vadinin aşağısında yer alan ruhsat alanı sınırlarından taşarak meraya girmiş olan taş ocakları, beton santralleri, katı atık alanı ve karşılarına konumlanmış ‘toplu işyeri’ olarak belirlenen bölgeye bağlanmış olması, bölgede yok olmaya yüz tutmuş tarımsal faaliyetlerin tümü ile yok edilmesi anlamına gelmektedir. Bölgede tarım ve hayvancılığın geri
dönüşsüz olarak bitirilmesi anlamına gelecek bu yolun, kime hizmet götürmek amacıyla planlandığı değerlendirilmelidir. Günde ortalama 500 taş kamyonunun bu kıymetli su havzası ve tarım arazileri arasından geçirilmesi, önce bölgenin yoğun kamyon trafiğine, toza ve gürültüye açılması ile yok edilmesi, ardından da rant baskısına teslim edilmesi demektir. Türkiye’nin taraf olduğu Bern Anlaşmasına (Avrupa'nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma) göre koruma altında olan türlerin de yaşadığı (Ek 1-Türkiye’nin taraf olduğu diğer uluslararası sözleşmelere de referanslar ile Doğa Koruma Politikaları Uzmanı Itri Levent Erkol’un hazırladığı bilgilendirme), tarım arazileri ile çevrili bu vadinin Kavakderesi’nden başlayarak korunması gerekirken eşitlik ve üst ölçekli planlara uyum ilkeleri gibi pek çok ihlal ile ticari işletmelere yol yapılmaya çalışılması kabul edilemez bir ekolojik ve sosyal yıkıma sebep olacaktır. Ekolojik açıdan hassas olan, uluslararası ve ulusal mevzuatla koruma altında olan bölgeye ilişkin olarak gerekli koruma önlemlerinin ve ilgili mevzuatın plan kapsamında ele alınması gerekmektedir.” İfadelerine yer verildi.
BÖLGENİN TARİHİ DOKUSUNA VURGU YAPILDI
Bölgenin tarihinde dokusunun vurguladığı dilekçenin devamında ise şu ifadelere yer verildi; “Bu yol planı için derenin ıslahı adına planlanan kanal çalışması kış aylarında derenin debisini taşıması mümkün olmayan yapıdadır. Ek 2’de fotoğraflardan da görüleceği üzere dere çok geniş bir alanda akmakta ve planlanan yolun iki yanında bulunan, bu bölgedeki kıymetli tarım arazileri için can alıcı öneme sahip olan suyu, kuyulara ve toprak altına bırakmaktadır. Yarımadada, özgür akan son derenin, su kaynaklarının bunca kıt olduğu bir coğrafyada, tarım arazileri içinden geçmesine rağmen beton kanal içine alınması kabul edilemez.
Dere, Partipanas’tan başlayarak Turgutreis’te denize kavuşana kadar yaklaşık 2490 hektar yüzey alanına sahip bir havzada akmaktadır, bütünlüğü içinde ele alınmalıdır. Başlangıç noktası olan Kavakderesi tarafında bulunan antik tarım teraslarının geri kazanılması, havzadaki meraların işlevsel hale gelmesi, var olan tarım arazilerinin korunması için suyun havza boyunca bentlerle yavaşlatılması gerekirken, yol ve yapılaşmayı öncelleyerek, beton kanal içine alarak akışını hızlandırıp çok kıymetli olan tatlı suyu denize akıtacak bir dere ıslah projesi akla ve vicdana uygun değildir.”