• Nevavprestij
GÜNCELHaber Girişi : 24 Ocak 2020 16:03

Düşüş eğilimindeki cüzzam vakalarında son iki yılda artış var

Düşüş eğilimindeki cüzzam vakalarında son iki yılda artış var
Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) 2019 yılı araştırmasına göre dünya genelinde yeni 208.619 cüzzam vakası kayıtlara geçmiş durumda.

Altınbaş Üniversitesinden Mikrobiyolog Öğr. Gör. Dr. İpek Ada, uzun süredir bir artışın yaşanmadığı cüzzam hastalığında dünya genelinde son iki yıldır yeni vakaların görülmeye başladığına dikkat çekerek, “DSÖ, cüzzam ile ilgili yeni ‘Global Lepra Stratejileri’ geliştirerek güncelledikleri yazılım programlarıyla kayıtlı vaka sayısının olası salgınları önlemedeki önemine vurgu yapıyor” diye konuştu.

Modern tıp öncesi dönemde uzun yıllar büyük kayıplara yol açan ve vücutta meydana getirdiği morfolojik değişikliklerle insanların toplumsal yaşamdan dışlanmasına neden olan cüzzam vakalarında,tehlikeli boyutlarda olmasa bile tüm dünya genelinde bir artış gözleniyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün cüzzamla ilgili araştırmasından veriler paylaşan Altınbaş Üniversitesinden Mikrobiyolog Öğr. Gör. Dr. İpek Ada, 25-31 Ocak Dünya Cüzzam Haftası farkındalığı kapsamında yeni cüzzam vakalarının olası nedenleri ve tedavi süreçleri hakkında bilgilendirmede bulundu.

 

“Yakın bölgemizde775 vaka artışı var”

 

Cüzzamın genellikle havadaki aerosollerin solunmasıyla kişiden kişiye hızlı yayılım göstererek bulaştığı bilinse de hastayla temas ve hasta kişilerin eşyalarının kullanımı en büyük etken. Dr. İpek Ada, uzun süredir yeni vakaların gözlemlenmediği cüzzam hastalığında dünya genelinde ve ülkemizde yeni vakaların görülmeye başlandığı ve bunca yıldır uyku halinde olan Mycobacteriumleprae bakterisinin genetik mutasyona uğramış olabileceği konusunda uyarılarda bulundu. DSÖ’nün cüzzamla ilgili yayınladığı son araştırmasından veriler paylaşan Dr. İpek Ada, şunları söyledi, “Araştırmaya göre günümüzde 208.619 yeni kayıtlı vaka görüldüğü ve Filipinler, Güney Sudan, Somali, Mozambik, Nepal gibi gelişmişlik düzeyi düşük ülkelerde yeni vaka sayısında artış olduğu belirlendi. 2018 yılında iki yeni kayıtlı vaka daha bildirilen Türkiye’de tedavi gören kayıtlı cüzzam hastası sayısı ise 570.

Dünya Sağlık Örgütü, pek çok ülkede yeni vakaların görüldüğünü fakat kayıtlandırılmadıkları için güncel verilere ulaşamadıklarını, bu durumun da salgınların önlenebilmesi açısından bir ihmale yol açtığını belirtiyor. Aynı zamanda DSÖ, cüzzam ile ilgili yeni “Global Lepra Stratejileri” geliştirerek güncelledikleri yazılım programlarıyla kayıtlı vaka sayısının olası salgınları önlemedeki önemine de vurgu yapıyor.”
Yapılan araştırmada Türkiye ile ilgili çıktıları da değerlendiren Dr. İpek Ada,“Ülkemiz için önemli olan nokta, Türkiye’ye kıyısı olan doğu akdenizülkelerinde 2009 yılından bu yana azalma gösteren vaka sayısında, 2018 yılında bir önceki yıla göre 775 vaka artışı olması. Türkiye yoğun göç alan ülkeler arasında olduğu için göçle gelen bireyler konusunda sağlık politikalarının uygulanması, bulaşıcı hastalıklar konusunda olası salgınların önlenmesi açısından oldukça önemli” dedi.

 

“Vakalar Sağlık Bakanlığına muhakkak bildirilmeli”

 

Cüzzamın erken teşhisinin önemini vurgulayanDr. İpek Ada, “Özellikle çocuklar ve bağışıklık sisteminde yetmezlik görülen kişiler risk grubu arasındadır. Ülkemizde cüzzam hastalığının tedavisi Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanmaktadır. En önemlisi ise endemik salgınlardan tutun da dünya çapında salgınların meydana gelmesinin önlenmesi için öncelikle vakaların muhakkak ‘Bildirilmesi Zorunlu Bulaşıcı Hastalıklar Bildirim Formu’ doldurularak Sağlık Bakanlığına iletilmesi gerekir. Ardından da vakit kaybetmeksizin tedaviye başlanmalıdır” ifadelerini kullandı.

 

“Bilinçsiz antibiyotik kullanımı salgınları artırabilir”

 

Ülkemizde bilinçsiz antibiyotik kullanımının yaygın olduğuna da dikkat çeken Dr. İpek Ada, “Antibiyotiklerin bilinçsiz kullanımı sonucu bakteriler, antibiyotiklere karşı direnç mekanizmaları geliştirmekte ve mutasyona uğrayarak onları öldürmeyen şey güçlendirmektedir. Tamamıyla yok olduğu düşünülen bir enfeksiyon hastalığında bilebakterilerin sahip oldukları mucizevi genetik yapılarını değiştirmesi sonucukimi hastalıklar yüzyıllar sonra bile tekrar görülebilmekte. Ciddi ölüm oranları ile sonuçlanan salgınlara yol açabilme ihtimaline karşı bilinçsiz antibiyotik kullanımının önüne geçilmelidir” uyarısında bulundu.

 

“Cüzzam ve diğer bulaşıcı hastalıklarda uzmanlara ihtiyaç var”

 

1981 yılında Bakırköy’de Türkan Saylan öncülüğünde faaliyete geçen İstanbul Lepra Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesinin cüzzamlı hastalara etkin tedavi yöntemini uygulayan tek merkez olduğu bilgisini paylaşanMikrobiyologDr.İpek Ada, alanında uzman hekimlerin tedavideki önemini vurgulayarak, “Bildirilmesi zorunlu bulaşıcı hastalıklar konusunda mikrobiyologlar başta olmak üzere dermatoloji, genel cerrahi, fizik tedavi ve rehabilitasyon ve psikoloji gibi disiplinlerarası tedavi yöntemlerinin uygulanması ve cüzzam tedavi merkezlerinin hasta alımına devam etmesi çok önemli” şeklinde konuştu.