Emeklemek, dizler ve eller üzerinde yürümek olarak bilinir ve genelde henüz ayakları üzerinde duramayan bebekler için kullanılan bir sözcüktür.
Emek sözcüğü eski Türkçede zorluk, zahmet, eziyet olarak geçer.
Bir diğer anlamı da “emek harcanarak elde edilen, zor, zahmetli”
İşte bu zor, zahmetli işleri bir süre yaptıktan sonra kanunlar gereği işi ile ilgisi kesilerek kendisine aylık bağlanmış olan kimseye de emekli denir.
Ya da oturmak anlamına gelen Osmanlıca terim, tekaüt!
Tekaüt olan kimseye de mütekaid denir.
Günümüze gelecek olursak; kamuda ya da özel sektörde emeğiyle yeterli süre çalışıp artık ödediği prim ve vergilerin karşılığı olarak devletten maaş almaya hak kazanmış kişidir emekli.
Ne Osmanlıdaki gibi ulufe bekler ne maraba gibi ağasından sadaka.
Emekli, her türlü zorluğa, eziyete, olumsuz koşullara, sağlık sorunlarına karşın alın teriyle çalışarak verdiği hizmetin karşılığını ister.
Kimi kalp ağrısından, kimi yüksek tansiyondan kimi de yıllarca çektiği sıkıntıların bedeninde yarattığı çeşitli hastalıklardan muzdarip, son günlerini kimseye muhtaç olmadan geçirmek ister.
Yoğun çalışma temposu, iş ve ekmek kaygısından yeterince ilgilenemediği, sevgisini gösteremediği çocuklarına ve torunlarına yük olmadan, sevgi ve huzur ortamında yaşamını sürdürmek ister.
Günümüzde küresel dünyada yaşanan vahşi kapitalizm emekçilerin çalışma koşullarını çok daha ağırlaştırdığı gibi, yaşam standartı da her geçen gün daha da düşmüş, bu acımasız soygun düzeninde emeklilerin büyük kesimi açlık sınırında yaşamak zorunda bırakılmıştır.
Hepsi için söyleyemesek de çalışma yaşamı süresince örgütlü mücadele içerisinde yer almış, emek-sermaye çelişkisini yaşamış insanlar aldıkları bu sınıf bilinci ve kültürle emekliliklerinde de haksızlığa, hukuksuzluğa, baskı ve zorbalığa karşı direnmeye devam ediyorlar.
Yoksulluk ve yolsuzlukların ayyuka çıktığı, emek hırsızlığının tavan yaptığı, iktidar yandaşı sermayenin ülkeyi talan ettiği, buna karşın yoksul emekçi halkın evine ekmek götüremez hale geldiği günümüz Türkiye’sinde artık halkın büyük çoğunluğu gibi emekliler de bu adaletsiz düzene dur demek için çabalarını yoğunlaştırdılar.
DİSK/Emekli-Sen sermayeye ve onları arkalayan iktidara kırmızı kart göstermek için alanlardaydı.
Ancak bu eylemler emek yanlısı tüm demokratik kurum ve kuruluşlar, sivil inisiyatifler, muhalefet partileri tarafından da destek görünce iktidar endişelenmeye başladı.
Çünkü insanlık tarihi boyunca egemen güçler örgütlü toplumdan hep korkmuşlardır.
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve toplumsal sorunlar öyle tek bir muhalif partinin üstesinden gelebileceği türden olmadığı gibi mevcut iktidar elindeki güç ve devlet olanaklarını kaybetmemek için her türlü yol ve yöntemi uygulamaktan kaçınmayacak gibi görünüyor.
En başta da toplumun en diri, en inançlı, en örgütlü kesimlerini etkisizleştirmek, nifak sokmak, yapay çelişkileri körükleyerek parçalamak yoluna gidiyor.
Yani emeklilere diz çöktürmek, emekletmek istiyor.
Ama artık bıçak kemiğe dayandı.
Kaybedecek hiçbir şeyi kalmayan emekliler, tüm emekçilerle birlikte sınıf mücadelesinin tam orta yerinde hak ve özgürlük arayışını sürdürüyorlar.
Bakmayın onların yaşlarına, çökmüş omuzlarına, artan siyatik ağrılarına!
Onlar; geçmişte olduğu gibi emekçi onurlarını korumak uğruna canları pahasına çocuklarının, torunlarının geleceği, umutları, hayalleri için her zorluğu göze almaya hazırdırlar.
Onlar; bu ülkenin geçmişi, yüz akı, aydınlık yüzlü dedeleri, nineleri; biliniz ki haklarını emeklerini size yedirmezler.
Onlar; aç kalırlar, açıkta kalırlar ama hiçbir zaman sermayeye boyun eğmezler.
Onlar; ilerlemiş yaşlarına, hor kullandıkları bedenlerinin her türlü sıkıntılarına inat, yeri geldiğinde her türlü baskıya, zulme karşı, insanlık onurundan aldıkları güçle mücadeleden geri durmazlar.
Ne kadar yıkmak, diz çöktürmek isteseniz de her seferinde ayağa kalkmasını bilirler.
Emekliyi emekletemeyeceksiniz!
Emekliler geçmişten aldıkları devrimci ruh ve sınıf mücadelesi içerisinde kazandıkları deney ve birikimleriyle Türkiye demokrasi güçleriyle dayanışmasını sürdürecektir.
Son günlerde giderek daha da artan yoksulluk, yolsuzluk, hukuksuzlukla mücadele emeklilerin de en öncelikli sorunudur.
Bu mücadeleye katkı koyan, özveriyle emek bileşenlerinin yanında yer alan başta DİSK/Emekli-Sen üyeleri ve tüm emeklileri saygıyla selamlıyorum.