Ben hiç giriş cümlesi kuramam, sanki doğar doğmaz hayatın için de bulmuşum kendimi. Sanki hiç çocuk olmamışım hiç masal dinlememişim hiç oyunlar oynamamışım gibi. Hayatın acı yüzü beni içine çekmiş gibi, her şeye rağmen hayatın adaletsiz düzenine, insanların çıkar ilişkilerine, bazen de kendime rağmen yüzümdeki gülümsememi eksik etmedim çabalamaktan uğraşmaktan hiç vazgeçemedim. Ben sizin içinizde ki haykıramadığınız sesim, yüzleşmekten korktuğunuz korkularınızım ben aslında hep bir parça sizim. Çünkü ben sadece kendi içimdekileri değil sizin de içinizdekileri satırlara döküyorum. Biz insanlar pes etmeyi bilmeyiz yolun sonu ne olursa olsun o sonu görmek için o yolu yürürüz sonu pişmanlık bile olsa. Soruyorlar bana; bu hayatta hiç mi iyi bir şey yaşamadın diye, yaşadım ama iyi olan her şey bitiyor, unutuluyor ama kötü anılar bozuk plak gibi takılı kalıyor hafızalarımızda bu yüzden ben o silinmeyen kötü anıları yazıyorum. Haksızlığı, adaletsizliği, ihaneti, terk edilişleri, yalanları, suiistimal edilen iyi niyetleri yazıyorum. Benim gönlüm bir bahar görmüşse geri kalan mevsimler hep kıştır. Kışında ayrı bir güzelliği var ama bana hatırlattığı bel büken acılar var.
Bilir misiniz eskiden kardeş selamı, arkadaş selamı diye bir şey vardı o içi ısıtan selamlar yok artık onun yerine artık SLM var. Gerçekten seni merak eden ve sana içten nasılsın diyenler vardı artık onun yerine NBR var. Samimiyetimiz ayaklandı yol aldı gidiyor bunun farkında mıyız? Kötüyüm dediğimiz de neredesin diyen samimi dostlarımız vardı. Şimdi ise takma boş ver diyen içinde zerre samimiyet olmayan kankilerimiz var. Ben hep geçmişle şimdiyi kıyaslıyorum elimde olmadan bunu yapmak beni üzüyor olsa da bilen bilir eskiden çok güzeldik. Her şey değişiyor değişime karşı değilim ama insanlığın değişmesine karşıyım, değerlerimizin yok olup gitmesine karşıyım, ki eminim ki herkes buna karşıdır. Sevgilerimiz bile değişti, ilişkilerimizin ömrü internetimizin ömrü kadar olmuş deyim yerindeyse. İmkanınız varsa huzur evlerine gidin bide onlardan dinleyin sevgiyi aşkı, imkansızlık içinde yaratılan imkanları. Onları dinledikten sonra yapmacık olan sevgilerinizi sorgulamaya başlayacaksınız, gitmişken bir de onlara kitap okuyun çok mutlu olurlar. Bizi değiştiren neydi? Sanal alem mi? Özendiklerimiz mi?
Çözüm bulmaya çalışırken çözüm yolları birbirine karışıyor tek bir kişi neyi değiştirebilir? Kendisini değiştirip bir nebze de olsa çevresine dokunabilir. Herkes kendisini değiştirip çevresine dokunsa iyileşir toplum. Zaten herkesin hayatına müdahale etmek gibi bir huyumuz var. Bunu yerli yersiz yapmak yerine gerçekten iyi olabilcek bir şey için yapalım, yanlış mı yaptı rencide etmeden uyar, herkesi hor mu görüyor çek onu kenara doğru olanı anlat. Değişmeyen evrensel görgü ve ahlak kuralları vardır. Kimse bir yanlışı kalkıpta savunamaz biri bu yanlış dediği zaman o evrensel ahlak kurallarına göre de yanlıştır. Bu yanlışı savunamaz. O yüzden yanlışı gördüğümüz yerde düzeltmek için çaba harcayalım. Hayat zor, zorlaştıran insanlar, kolaylaştıracak olan da yine insanlardır. Evet eskisi gibi olamaz gibi olamaz hiçbir şey ama en azından insani duygularımızın değişmesine izin vermeyelim. Tebessüm etmenin bile sadaka olduğu bir dine mensubuz tabi oda eskidendi şimdi birine tebessüm edince yanlış anlaşılıyor ne yazık ki.
SAYGILARIMLA…