KADER DEĞİL, CİNAYET!

  • Nevavprestij

Bundan sekiz yıl önce Soma’da yaşadığımız cumhuriyet tarihinin en büyük maden faciasında yitirdiğimiz 301 madencinin acısı halen yüreğimizi yakarken geldi acı haber.

Bartın’ın Amasra İlçesinde bulunan Türkiye Taş Kömürü İşletmelerine ait kömür ocağında meydana gelen patlamada bir kez daha yandı yüreğimiz.

Son verilere göre 41 yurttaşımızı verdik toprağa.

Henüz ağır yaralı olarak yoğun bakımda olan maden işçileri de var.

Ölen maden işçilerinin yakınlarının anlattıklarına göre “sonunda bizi patlatacaklar” diyorlarmış işçiler kendi aralarında konuşurken.

Mecliste kabul edilen ama henüz onaylanmayan sansür yasası yürürlüğe girmiş olsaydı bunları yazmakta suç olacaktı.

Halka yanıltıcı, yanlış bilgi veriyor( dezenfarmasyon) diyeceklerdi.

Soma faciasının katillerinin gizlendiği, korunduğu gibi bu olayda da suçluları gizlemeye çalışanlar her açıklamalarında yanıltıcı bilgi vermediler mi?

Bakanlık ve kurumun sitelerinde ilk anda yapılan açıklamalar niye kaldırıldı?

Sayın Cumhurbaşkanımız ne buyurmuşlar.

“Bizler kader planına inanan insanlarız. Bunlar her zaman olacaktır.”

Ve devam etmiş “mesleğin fıtratında var.”

ÖNLENEBİLİR HER ÖLÜM CİNAYETTİR

Kuşkusuz tüm dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de kimi zaman doğal afetler olacaktır ve bunları önleyemeyebilirsiniz. Orada yapılacak olan, afet sonrası hızlı hareket edip mağduriyeti en aza indirmektir.

Ancak hem kurumun kendi faaliyet raporlarında hem sayıştayın incelemelerinde açıkça belirttiği eksiklikler, alınması gerekli tedbirler yerine getirilmemişse kimse bize bunu kader diye inandırmaya çalışmasın.

Bu tür maden galeri açıldıktan sonra belli bir sürede madeni oradan çıkartmazsanız zaman içinde kendiliğinden yanmaya devam eder bir gün ansızın patlayabilir.

Bunu tespit eden sayıştay raporlarında bu galeride 1145 işçinin çalışması öngörülmüşken 590 kişi çalıştırmak kader midir?

Ocaktaki alt yapının iyileştirilmesi için 3 milyon lira ödenek ayrılmasına karşın yalnızca 62 bin 500 lira harcanmış olması da mı kader?

Makine ve teçhizat yenilenmesi 58,5 milyonluk bütçe ayrılmışken bütçenin sadece 1 milyon 621 bin liralık kısmının kullanılmış olmasını da mı kadere bağlayacaksınız?

Kaldı ki bu rakamlar bizzat Türkiye Taş Kömürü Kurumu faaliyet raporundan alınmıştır.

Keza Sayıştay “Ton başına 2.788.25 TL zarar edildiğini, bu durumun sürdürülebilir olmadığını” kayda geçirmişken zarar eden bir kuruluşu bir yandaş para kazansın diye açık tutmak niye?

Madem üretime devam edeceksiniz;

“Madenlerde yaşam odası zorunlu olsun” şeklindeki 10 Ekim 2014 Meclise verilen yasa teklifini niye kabul etmediniz?

Madenlerdeki ölümlerin araştırılması için CHP’nin verdiği önerge Soma’da 301 madencinin yaşamına mal olan faciadan 15 gün önce niye reddedildi.”

Alınmayan önlemler, ekonomik ömrünü doldurmuş makinelerle 300-350 metre yer altında çalışmaya zorladığınız işçiler sizin bu daha çok kar hırsı ve ihmalleriniz yüzünden yaşamlarını yitirince de utanmadan “şehit oldular” bahanesinin ardına gizleniyorsunuz.

Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş’ın haykırdığı gibi,

“Bu nasıl yüce bir şehadet makamıdır ki, AKP’lilerin evine hiç uğramıyor. Nerede gariban var, nerede yoksul emekçiler var, şehadet hep onların payına düşüyor. Ey! Erdoğan; senin kaderin çocuklarına yatlar, katlar almak, emekçilerin kaderi ölmek mi? Madenci evladının kaderi yetim kalmak mı?”

Şimdi şunları sorma hakkımız yok mu?

Sayıştay Enerji Grup Başkanı kazadan bir ay önce Amasra’daki kömür ocağına niye gitti?

Öylesine yiyip-içmeye, gezmeye gitmiş olamaz. İşletmeyle ilgili hiç mi bilgi alma gereği duymamıştır?

TTK İşletmeleri Genel Müdürü Kazım Eroğlu geçmişte 8 işçinin yaşamını yitirdiği Kozlu maden faciasının baş sorumlusu olarak yargılanmışken sanki ödüllendirir gibi onu Genel Müdür olarak kim, niye atamıştır?

Sanki hiçbir şey olmamış, bakanlığının hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi açıklamalar yapan Çalışma Bakanının iş müfettişleri istedikleri şarkıyı söylemedi diye masum sanatçıları öldürmenin dışında ne iş yaparlar acaba?

Ülkemizde insanlar karalar bağlar, yüreği yanarken Cumhurbaşkanı ölenlerin yakınlarına ne kadar parasal yardım yapılacağını açıklıyor. (Sanki kan parası veriyorlar)

Sonuç olarak şu sorumuza cevap istiyoruz.

Her facia sonrası hazırlanan raporlarda tespit edilen eksikleri, alınması gerekli zorunlu tedbirleri almayanlar kimlerdir?

Bu ölümler kader değil cinayettir ve her cinayetin katilleri vardır.

Bu cinayetin katilleri kimlerdir ve hesap verecekler mi?

Bu katillerden hesap sormak yerine, bunları yazdım diye beni mi yargılayacaksınız?