KADINA YÖNELİK ŞİDDETE TEŞVİK! “HAKSIZ TAHRİK İNDİRİMİ”

  • Nevavprestij

Kadın örgütlerinin yoğun mücadelesi, yakın takibine karşın erkek egemen yargı; şiddet uygulayan erkekleri korumaya devam ediyor.

Bunun son örneğini Muğla’da yaşanan Pınar Gültekin cinayetinde gördük.

Olayı hatırlayacak olursak; üniversite öğrencisi olan Pınar Gültekin eski erkek arkadaşı tarafından bir bağ evinde boğularak öldürüldükten sonra varil içerisinde yakılmıştı.
İddia odur ki, Pınar varilde yakılmadan önce yaşıyordu.
Tam da savcının iddianamede belirttiği üzere “tasarlayarak canavarca hisle kasten öldürme” fiilini işleyen sanık mahkeme tarafından önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı sonra da haksız tahrik indirimi uygulanarak cezası 23 yıla düşürüldü.

 

Yasada karşılığı olsa da bu olayda bu indirim uygulanabilir mi?
Hukukçu olmadığım için mantığımı zorluyorum.
Nasıl bir tahrik yapılmışta önce boğup, daha yaşıyor iken bir varilde yakma eylemi gerçekleştirilmiş.

 

Bırakın yasayı, hangi akıl, hangi vicdan kabul eder böyle bir şeyi?

 

Hiç başka bir gerekçe aramaya gerek yok.
İktidarın savunduğu yaşam tarzına uymuyordu Pınar Gültekin’in yaşamı!

Onlar gibi giyinmiyor, onlar gibi yaşamıyor, onlar gibi düşünmüyordu.

Pınar’ın yerinde muhafazakar kesimden biri olsaydı, sonuç ve tepkiler böyle mi olurdu?

Yargılamayı beklemeden hemen oracıkta linç etmeye kalkarlardı sanığı.

 

Sanığın daha doğrusu katilin kim olduğu önemli değil.
Pınar Gültekin’in avukatları karara kuşkusuz itiraz edeceklerdir.
İktidar mensuplarının mahcup açıklamaları toplum vicdanında açılan bu yarayı kapatmaz.

 

Bu karar yüzlerce benzerlerinden bir örnek.
Aynı şekilde yaşı 18 altında bir genç kızı kendini doktor olarak tanıtıp kandıran, sonra da Sağlık Ocağı diye boş bir eve götürüp silah zoruyla tecavüz eden kişiyi “yeterince direnmedi” gerekçesiyle tahliye eden de aynı anlayış.
Üstelikte şimdilerde bir video hastalığı başladı!
Bu tür sapıklar, utanmadan bir de tecavüzü videoya çekip görüntülüyorlar.

 

Düşünebiliyor musunuz?

 

18 yaşına bile gelmemiş bir genç kızdan, kendisinden 20 yaş büyük, silahlı bir erkeğin tecavüzü sırasında direnmesini bekliyoruz.

 

O an şoka girmiş, kilitlenmiş, korkudan ne yapacağını bilemez hale gelmiş bir zavallı kız çocuğunu “yeterince direnmediğine göre rızasıyla ilişkiye girmiştir” diye suçlayanlar asıl suçluyu tutuklama gereği bile duymuyorlar.

 

Yasaların erkeği koruyan bu yanından cesaret alan sanık duruşmaya gelmeye bile tenezzül etmiyor. İkameti Bodrum olmasına karşın Muğla’dan video-konferansla ifade veriyor.
Aynı şekilde içkisine ilaç koydukları bir kadını eve kapatıp tecavüz eden üç erkek göğüslerini gere gere dolaşıyorlar.
Buna benzer daha yüzlerce örneğine tanık olduğumuz yargılamalarda kadına neredeyse potansiyel suçlu gözüyle bakılıyor.

 

Erkeği baştan çıkaran, tahrik eden birer seks objesi!
Attığı bir tweet, yazdığı bir mesaj yüzünden cezaevlerinde tutulan binlerce insan var iken bu kadın düşmanı sapıklar ortalıkta gezmeye devam ediyorlar.

 

Ülkemizdeki tüm kadınları sürtük, muhalif herkesi çürük olarak niteleyen bir anlayışın tabandaki yansımasıdır bu olaylar.
Toplumsal barışa her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, ekonomik ve sosyal sorunların altında ezilmeye mahkum ettiğimiz kadınlarımıza yönelik baskı, taciz, tecavüz ve şiddetin önünü alamazsak eğer, kimin iktidar olduğunun pek bir anlamı yok.

 

Erken, baskın ya da normal, seçim sürecine girdiğimiz şu günlerde tüm siyasi partilerin bu soruna öncelik vermeleri gerekir.
Özellikle de muhalefet partilerinin önceliği, kadın hakları olmalıdır.

 

Kadının şiddete maruz kaldığı, mağdur edildiği, mutsuz olduğu bir toplumun mutlu olması refaha ulaşması mümkün değildir.
İnanıyorum ki, biz erkekler; yasaların ve geleneklerimizin bize sağladığı bu avantajlardan kolayca vazgeçmeyeceğiz.
Bu sorunun çözümü yine kadınlarda.
Toplumun tüm kesimlerinde olduğu gibi haksız, hukuksuz uygulamalar kadar kadına yönelik şiddetin önlenebilmesi, haklarının korunabilmesi de ancak ve ancak yine kadınların örgütlü ve kararlı mücadelesiyle gerçekleşecektir.
Yeter ki, biz erkekler onların bu mücadelesinde ayak bağı olmayalım.

 


Bu ülke kadınların elleri üzerinde yükselecektir.
Bu ülkede barışın egemen olması, demokrasinin tüm kurum ve kurullarıyla işlemesi, hukukun üstünlüğü, kadınların mücadelesi ve azmi olmadan yerleşemeyecektir.
Kadınların, kadın örgütlerinin bu haklı ve onurlu mücadelesini saygıyla selamlıyorum.