Millet İttifakı’nın merakla beklenen mutabakat metni deklare edildi. Mutabakatı eksik bulanların da vaatleri yerinde görenlerin de olduğu süreçte araştırmacılar metnin içeriğini değerlendirdi.
CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin oluşturduğu Millet İttifakı, üzerinde altı ayı aşkın süredir çalışılan ‘Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni kamuoyuna deklare etti. Yargıdan sağlığa, eğitimden ulaşıma, çevre politikalarından kültür sanata kadar birçok başlıkta vaatler ve projeler içeren mutabakat metnini eksik bulanlar da yerinde bulanlar da vardı.
Siyaset bilimci ve araştırmacılara göre ortak metin son dönem muhalefette görünen “dağınık hali”, bir arada görüntüsüne çevirecek nitelikte. Vaatlerin seçmene çok iyi bir şekilde anlatılması gerektiğini belirten uzmanlar tek başına seçim beyannamelerinin seçim kazandırmadığı uyarısında da bulundu. Kürt sorunu ve İstanbul Sözleşmesi’ne açıkça metinde değinilmediği eleştirilerini de değerlendiren araştırmacılara göre Kürt meselesinin hakikatine temas edildi.
‘VAATLER SEÇMENE ÇOK NET ANLATILMALI’
Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun’a göre Altılı Masa’nın geçtiğimiz aylarda açıkladığı ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ metni altı partinin iş birliğinde nasıl bir seçim bildirgesi ve hükümet programı açıklayabileceğinin işaretini vermişti.
Ortak Mutabakat metniyle Türkiye’nin mevcut sorunlarına siyasal ve yönetsel açıdan çok geniş kapsamlı bakıldığını ifade eden Tosun, “Bu program iktidara geldikleri takdirde uygulanırsa, kampanya sürecinde seçmenin karşısına çıktıklarında çok iyi anlatılırsa bence Türkiye’yi dar koridordan çıkarabilecek bir beyannamedir. Bu vaatler seçmene çok net anlatılmalı. Projelerin daha da çeşitlenmesi ve iktidara gelmeleri durumunda uygulamaları gerekiyor” diye konuştu.
.‘DENGE GÖZETİLMİŞ, İHTİYATLI GİDİLMİŞ’
İstanbul Sözleşmesi’nin Millet İttifakı’nın metninde açık şekilde yer almaması özellikle sosyal medyada tepkiyle karşılandı. Uluslararası sözleşmelerden çıkılması kararının Meclis yetkisinde olması vaadinin bu eleştiriyi karşıladığını belirten Tosun, “Altı parti arasında birazcık denge de gözetilmiş ve ihtiyatlı gidilmiş. O seçmen tabanı doğrudan ürkütülmesin diye bu yapılmış” dedi ve metne getirilen eleştirilere dair şunları kaydetti:
“İnsan hakları ve demokrasiyle ilgili bazı eleştiriler yapılıyor. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem metni iyi okunduğunda özellikle burada görünmeyen hususlar orada mevcut. Ben eksiklik olarak değerlendirmiyorum.”
‘SEÇİM BEYANNAMELERİNİN TEK BAŞINA SEÇİM KAZANDIRMA ETKİSİ YOK’
Siyaset Bilimci Tosun’a göre Millet İttifakı’nın seçim sürecinde ortaya koyduğu bu vaatleri seçmene iyi anlatması gerekiyor. Dünyadaki “seçim bildirgeleri seçim kazandırır mı” çalışmalarını hatırlatan Tosun, “Seçim beyannamelerinin tek başına seçim kazandırma etkisi yok” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Beyannameler, özellikle belirli siyasi partilere ilişkin bir kararsızlık varsa bu kararsızlığı giderecek bir kamusal imaj yaratabiliyor. Seçim bildirgeleri nötr algıyı tamamen, negatif algıyı ise kısmen değiştirme potansiyeline sahip. Tabii bunun kampanya sürecinde seçmene nasıl anlatılacağı, toplumun farklı kesimlerine yönelik öneri ve vaatleri kimin nasıl anlatacağı çok önemli. Bu bildirgenin mutlaka hedef kitleye, hem hissi hem de çıkar anlamında daha yakın aktörler tarafından anlatılması gerekir. Hedef kitlenin altı lider ve cumhurbaşkanı adayı tarafından paylaşılması gerekiyor. Bu mesajların nasıl aktarılacağına dair yöntem belirlenmeli. Bence bu beyannamede vaatler ve projeler bir arada. Bunun içerisinden projelerin çekilip buna yoğunlaşılması ve neden hayata geçirileceğinin iyi anlatılması gerekiyor.”
‘DAĞINIK HAL MUTABAKATLA BİRLİKTE BİR ARADA GÖRÜNTÜSÜ VERECEK’
Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Başkanı ve Aksoy Araştırma Kurucusu Ertan Aksoy’a göre Millet İttifakı’nın metni geride kalan süreyi verimli değerlendirdi. Altılı Masa’nın üzerinde “vaatlerinizi açıklayın” baskısı olduğunu ve bunu “iyi göğüslediklerini belirten Aksoy, “En ufak detayına kadar çalışılmış bir mutabakat var. Bundan sonrasının daha kolay olacağını düşünüyorum. Geri kalan süreçte salt bu mutabakatı anlatsalar daha hızlı yol alabilirler. Son dönem muhalefette görünen dağınık hal bu mutabakatla birlikte daha bir arada görüntüsü verecek. Hatta yakın gelecekteki dağınık görünme ihtimalini de ortadan kaldırdı ve muhalefet bu ortaklıkları anlatacaktır. Bu anlatımlar da sonuç aldıracaktır” diye konuştu.
‘İDEAL OLAN KÜRT SORUNU GİBİ BÜYÜK SORUNLARDA ANLAŞARAK METNE DÖKMELERİYDİ’
Millet İttifakı'nın mutabakat metninde bazı konulara değinmediği eleştirilerini de değerlendiren Aksoy, “İlk andan itibaren asgari müştereklerde bir araya gelmişlerdi. Konuyu asgari müştereklerden ele alırsak çok fazla konu başlıklarında anlaştıklarını görüyoruz” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Altılı Masa’nın mevcut tüm sorunlarda anlaşmaları çok gerçekçi değildi. İdeal olanda hem fikiriz ama gerçek olanı da önümüze almamız gerekiyor. İdeal olan, başta Kürt sorunu, İstanbul Sözleşmesi gibi büyük sorunlarda tamamen anlaşarak ve metne dökerek çıkmalarıydı. Ama birbirine benzemeyen çok partili hayata geçildiğinden bu yana rakip olan ideolojiler bugün bir araya gelerek demokrasi alt paydasında birleşmeye çalışıyor. Kendi gerçeğinden bakınca şu anki hal anlaşılır. Muhtemeldir ki bundan sonraki aşamada, bir iktidar değişikliğinde, göreve gelen cumhurbaşkanına ve iktidarın en büyük ortağı olan partinin inisiyatifine bu tür konular bırakılacaktır. Bu tür zor konuların adayın inisiyatifinde olması anlaşılır.”
‘3 BİNE YAKIN VAADİ ANLATMAK GERÇEKÇİ DEĞİL’
Millet İttifakı’nın açıkladığı seçim beyannamesinin seçmenlere etkisi de merak edilen bir diğer başlık. İttifakın vaatlerinin seçmenleri doğrudan etkileme potansiyelinin çok yüksek olduğunu ifade eden Aksoy, “Ama bunun kadar belirleyici olan bir diğer şey daha var. Muhalefet buna bağlı kalacak mı? En çok öne çıkan başlıkları tespit edip onları gündemde tutabilecek mi? 3 bine yakın vaadi anlatmak gerçekçi değil. İyi seçilmiş vaatleri anlatıp iktidarı da savunmaya düşürebilirse rahatlıkla sonuç alacaktır. Ama muhalefet bunu yapamazsa çok gerçekçi değil” ifadelerini kaydetti.
‘VAATLERİ KÜRT MESELESİNDEN ÇOK BAĞIMSIZ DEĞERLENDİREMEYİZ’
Rawest Araştırma Genel Müdürü Roj Girasun’a göre Altılı Masa’nın açıkladığı metinde “bazı konularda cesaretli olunmadığı” değerlendirmeleri doğru değil. Buna katılmadığını ifade eden Girasun, asgari müştereklerde buluşulmuş bir mutabakat metniyle karşı karşıya olunduğunu ifade ederek, “Bütün siyasi partilerin farklı hassasiyetleri, farklı meselelerde farklı arzu ve istekleri var. Böyle bir metinde uzlaşmış olmaları normal. Bence burada aslolan siyasi partilerin ‘kendilerinin öngördükleri yanlışa karşı’ mücadele etmeleri. Yarın her biri kendi cephelerinden en büyük iyi şeyi savunabilir” dedi.
Kürt sorununa ilişkin bir ifadenin “açıkça” metinde olmamasına ilişkin ise Girasun, “Hem kayyımlar meselesi hem yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılacağına dair vaatler var. Bu vaatleri Kürt meselesinden çok bağımsız değerlendiremeyiz. Yargı alanındaki vaatleri de yine bağımsız düşünemeyiz. Kürt meselesinden bunları çok ayırt edemeyiz” diye konuştu.
‘KÜRT SEÇMENLER REALİTENİN FARKINDA’
Kürt seçmenlerin metne olumsuz bir tavırla bakmayacağını belirten Girasun, “Kürt seçmenler realitenin farkında. Uzun vadeli taleplerinden vazgeçtikleri anlamına gelmiyor. Bugün açıklanan mutabakat metni burada ortaya konulan vaatler Kürt seçmenlerin temkinli bir iyimserlik haliyle yaklaşmasını sağlar” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak bu iyimser hava temkini elden bırakmamayı da gerektiriyor. Bu bir temkin hali. Aynı zamanda Kürt meselesine temas eden önemli noktalar var. Yerel yönetimlerin artırılması, belediyelerin bütçelerinin genişletilmesi, kayyım atamalarının sonlanması, parti kapatmalarının daha da zorlaştırılması, OHAL uygulamasına dair noktalar var. Bunların her birine dönüp bakınca Kürt meselesinin hakikatine bir şekilde temas ettiğini görüyorsunuz. Kürt meselesinin demokratik çözüm alanını genişleten durumlar. Çok esaslı şeyler olmayabilir ama Kürt meselesinin demokratik alanda çözümüne dair alan açıcı vaatler.”