Ressam Ilgın Erdem’in ikinci kişisel sergisi ‘Susku’, 5-25 Ocak 2024 tarihleri arasında Galeri Soyut’ta sergilenecek.
Ressam Ilgın Erdem’in ikinci kişisel sergisi olan ‘Susku’, 5-25 Ocak 2024 tarihleri arasında Ankara’nın Çankaya ilçesinde bulunan Galeri Soyut’ta sergilenecek. Sanat yazarı İbrahim Karaoğlu’nun küratörlüğünü yaptığı sergide, Erdem’in 30’a yakın resmi yer alacak.
Yağlıboya ressamı Ilgın Erdem, sanat yolculuğu ve poetikasını ilişkin “Yaşadığım toplumsal süreç ve yansımaları çok etkiliyor beni. Temel izleğim kadın. Onun imgesinin dönüşümsel yapısı ilgilendiriyor beni. Kadın ögesinde kusursuzluğu aramak yerine, yaşanmışlıklara ilişkin duyguları, kapalı bir kompozisyon içerisinde betimlemek cezbedici benim için. Eserlerimin birbiriyle olan devinimsel ilişkisini, zaman kavramı içindeki etkileşimlerle yeni atmosferler oluşturmak amacım” dedi.
Küratör İbrahim Karaoğlu, “Susku” sergisini şöyle tanımladı:
“Yoğun duygular tutanağı her bir resmi, Erdem’in özel dünyasına götürüyor bizi. İnsanın sesini yitirip duyulmadığındaki duru, saf ve masum halleri onun temel izleği. Her bir suretine masumiyet katıyor: Çocukluğumuzdan uzaklaştıkça, yitirdiğimiz masumiyetimizden uzaklaşmamızı sorgulayarak. Saf ve masum an’lar toplamı bu resimler. Çizgilere, renklere derin bir duyarlıkla yön vererek kır çiçeklerinin hüznüyle betimliyor suretlerin masumiyetini. Dramatik bir yoğunlukla yüklü bu büyülü suretler; izleyicisiyle arasında kalbi bir bağ oluşturuyor. Her bir resmi metaforların, alegorilerin, sessiz duyguların yoğunluğunu taşıyor. Kimi zaman, yaşadığımız anın içinde değilmişiz gibi, başka anları yaşar ya zihnimiz; geçmiş zaman hayallerini anımsarız, birbirine karışır ya hayallerimiz.
Özlemin eski tadını arayıp, bulamayız ama geçmişi de hiç unutmak istemeyiz ya… ‘Çocukluk masumiyet durumudur, unutmak ve yeniden başlamaktır.’ diyen Nietzsche’nin söylemini anımsatıyor Ilgın Erdem ve resimlerinin içinde; izleyicisini yeniden buluşturuyor kendisiyle. Zorlamalardan, yapmacıklıktan uzak, içten bir anlatımla sunuyor resimlerini. ‘Masumiyet ve mutluluk dönemi; hayatın cennetidir, kayıp cennet’ diyen Schopenhauer'un yitik cennetini arıyor. Duru ve saf olanla masumiyet arasındaki ilişkiyi yeniden şekillendiriyor. Saflığın en iyi betimlenmiş güzellik biçimi olduğunu duyumsatıyor masumiyetin.
“SESSİZLİĞİN SENFONİSİ OLUYOR, SUSKU”
Mutlak bir saflık ve masumiyet anlarını yansıtan resimlerinde; en çok çiçeklere büründürüyor suretleri. Çiçekler aşkı, sadakati, güzelliği sembolize eder; çağrıştırır. Bu çağrışımların duygusal derinliği, masumiyeti daha bir çoğaltarak ekliyor saflığın gizemine. Ve bir zaman duygusu da katıyor çiçekler. Nefes kesen susku dolu yüzler, sessizliğin tonal görüntülerini çağrıştırıyor Ilgın Erdem’in resimlerinde. İçimizdeki sessizliğin uğultusuyla buluşturuyor. Ve sessizliğin senfonisi oluyor, susku.”