Tahir Elçi, yaşamını insan haklarına, adalete ve barışa adayan, vicdan ve cesaretin sembolü olan bir hukukçuydu. Diyarbakır Barosu Başkanı olarak, hukukun üstünlüğü ilkesini savunmayı hayatının merkezine koymuş, toplumda adaletin, eşitliğin ve demokratik değerlerin yerleşmesi için yorulmadan mücadele etti.
Elçi’nin savunduğu ‘Hukukun üstünlüğü’, gücün ve ayrıcalığın değil, evrensel insan haklarının ve toplumsal barışın teminatı olan bir anlayıştan alıyordu.
Onun gözünde hukuk, üstünlerin çıkarlarını koruyan bir araç değil, herkes için adaleti ve hakkaniyeti sağlayan ortak bir değerdi.
Tahir Elçi, farklı kimliklerin ve inançların barış içinde bir arada yaşayabileceğine inanmış, ayrımcılığın ve eşitsizliğin olmadığı bir toplum hayal eden vicdan sahibi bir kişilikti.
Türk ve Kürt halklarının kardeşlik temelinde ortak bir gelecek kurabileceğine inanıyor ve bu hedefe ulaşmak için yılmadan çalışıyordu.
O, kimlikleri ve inançları ne olursa olsun, tüm insanların eşit haklara sahip olduğu bir hukuk düzeninin, kalıcı barışın ve toplumsal huzurun en güçlü teminatı olduğunu savundu yaşamı boyunca.
Bu yüzden mücadelesi, yalnızca bir halkın değil, bu topraklarda yaşayan tüm halkların adalet ve özgürlük talebini temsil ediyor.
28 Kasım 2015’te, tarihi Diyarbakır Sur ilçesinde “Tarihi ve kültürel mirasımıza sahip çıkmalıyız” diyerek yaptığı çağrının hemen ardından faili belli karanlık odaklar tarafından katledilmesi, adaletin sesine ve barış umuduna yönelik ağır bir saldırıydı.
Bu alçak suikast, sadece hukuk dünyasını değil, insan hakları mücadelesini ve toplumsal barış arayışını da derinden yaraladı. Ancak Tahir Elçi’nin savunduğu değerler, onu susturmaya çalışanların çabalarını boşa çıkardı. Çünkü adalet, kardeşlik ve hukukun üstünlüğüne olan inanç, kişileri aşan ve gelecek nesillere ulaşan bir mücadeledir.
Tahir Elçi’nin mirası, üstünlerin hukuku yerine hukukun üstünlüğünü yerleştirme idealidir. Onun yaşamı, gücün ve iktidarın değil, adaletin, hakkaniyetin ve vicdanın rehberlik ettiği bir düzenin mümkün olduğunu gösterdi. Mücadelesi, içinden geçtiğimiz bu karanlık süreçte, hukukun askıya alındığı dönemlerde bile, Türkiye’de yaşayan tüm halkların ve inanç topluluklarının eşit ve özgür bireyler olarak bir arada yaşayabileceği bir geleceğe olan inancın simgesi olmaya devam ediyor.
Tahir Elçi’nin düşlediği adil ve demokratik geleceği inşa etmek, onun mirasına sahip çıkmakla mümkündür. Onun hatırası, barış, adalet ve kardeşlik mücadelesinde yol gösterici bir ışık olmaya devam edecek.
Elçi, her türlü baskıya ve zulme rağmen hukukun üstünlüğüne olan inancı ve halkların ortak bir barış dili yaratma umuduyla her zaman hatırlanacak ve mücadelesi nesiller boyunca yaşatılacak.
Özlem ve saygıyla ….