TASARRUF TEDBİRLERİ ÜZERİNE.. ÜLKEMİZDE DURUM

  • Nevavprestij

Bir ülke neden tasarruf tedbirleri alır diye baktığımızda karşımıza ekonomik zorlukların geldiğini görürüz. Tasarruf tedbirlerini isteyen kim diye baktığımızda ülkemizi 22 yıldır yönetmeye çalışan bir iktidar görürüz. Koskocaman bir ülke tasarruf tedbirleri isteyecek duruma gelmişse demek ki iyi yönetilmemiş aciz duruma düşmüş demektir.

 

Tasarruf tedbirleri isteyen mantıklı olarak baktığımızda önce tasarruf tedbirlerine kendi harcamalarını kısmakla işe başlamalıdır. Biz bunu evimizde başlamış olsaydık herhalde öncelikli olarak lüks dediğimiz şeylerden vazgeçmekle işe başlardık.

 

Ülkeyi yönetenlerde harcamalarını ceplerinden yapmamaktadırlar. Bu halkın verdiği vergilerle oluşan bütçeden harcamalar yapılmaktadır. Tasarruf önce bu harcamalardan başlamalıdır. Basında görüyoruz ki ülkeyi bizim paramızla yönetenlerin yaşamlarında hiçbir değişiklik olmamaktadır. Yine özel uçaklar kullanılmakta, yine en lüks arabalara binilmekte, yine Cuma namazına bizim parasını verdiğimiz onlarca arabalarla gidilmekte. Yani şah şaha devam etmektedir.

 

Tasarruf yap diyenler tasarrufu bizim cebimizdeki paraya dair dediklerini sanıyorlar. Yani bize tasarruf edin diyorlar. 3-4 yerden maaş alanlar, ayda ceplerine 300 Bin 500Bin 1 Milyon girenler tasarruftayız emekli memura aylık 10 Bin Tl den fazla para verirsek ekonomimiz bozulur diyorlar.

 

Öğretmenler teneffüste kendi paralarıyla içtikleri çayın sıcak suyu için tasarruf tedbirleri deyip çayın yasaklanmasını istiyorlar. Ama kendi ürettiğimizi iddia ettiğimiz TOGG arabasını bile beğenmeyip dünyanın en pahalı arabalarını makam arabaları olarak kullanmaya devam ediyoruz.

 

Yıllar içinde yanlış politikaların ülkemizi bu derece borç içinde bırakması, paramızın değerinin pul olması, üretim yapamayıp tamamen tüketici duruma düşmemizin nedenleri araştırılmalıdır. Nerede yanlış yaptık deyip neler yapabileceğimizi düşünmeliyiz.

 

Ülke insanımız kendi cebinde olmasa da oy verdiği liderinin lüks içinde yaşamasından gurur duyuyor. Lider böyle olmalı diyordu. Ancak kendi fakirliğinin farkına yeni yeni varmaya başladı. Ortadoğu kültürü olan “itibardan tasarruf yapılmaz” lafına bile tepki gösteren olmadı. Bunca toprağı varken paraları Afrika ülkelerinde batıranlara karşı çıkanda olmadı.

 

Sıcak para gelsin de nasıl gelirse gelsin mantığıyla çalışan sistem sayesinde ülke mafyavari insanlarla doldu. Rüşvetler, mallara çökmeler, tehditler, adam öldürmeler kontrolsüz düzenin devamı oldu.

 

Davetiyeyle ihaleleri istediğiniz şirketlere verme düzeni kuruldu. Kimse sormadı ülkede başka iş adamları yok mu? Neden ihaleler aynı şirketlere veriliyor. Neden bu şirketlerin borçları hep siliniyor. Neden bu şirketlerin uçakları arabaları kullanılıyor.

 

Vakıflar ortaya çıktı. Daha önce hiçbir varlığı olmayan insan vakıflar kurarak Amerika’da Milyonlarca Dolarlara dev binalar yaptırıyorlar. Tarihimizde Vakıf dediğimiz zaman aklımıza yardıma muhtaçlara yardım amaçlı kurulan kuruluşlar gelirdi. Şimdi ise paramızı koruma değerlendirme aracı olarak kullanılmaya başlandı.

 

Son tahlilde ülkemizde Milyonerlerin sayısının oldukça arttığını görüyoruz. Eskiden bundan gurur duyan insanlar artık geçim derdine odaklanmış durumda. Orta sınıf dediğimiz o sınıf yok olmak üzere. Ucuz ekmek ucuz et ucuz ne varsa oluşan kuyruklar insanları uyandırmaya yetti mi bilmiyorum. Ama ülkemizi bu hale getirenler hala televizyonlarda rahat şekilde konuşuyorlarsa, özel uçakla evlerine gidiyorlarsa, lüks arabaları makam arabaları olarak kullanıyorlarsa kabahat senin.

 

Nazım Hikmet yıllar önce demiş; “demeğe de dilim varmıyor ama — kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!”